Okurumuz D.C, Emniyet'ten arandı ve çalıntı cep telefonu kullanmakla suçlandı. Sonra anlaşıldı ki yasadışı çalışan 4 kişi D.C'nin imzası ve adı ile kontörlü hat satın almış.
Siz kontörlü hat kullanırken, sizin imzanızla adınıza tahsis edilmiş 4 kontörlü hat daha olduğunu, üstelik bunları hayat kadınlarının kullandığını öğrenseniz şaşırır mıydınız? Herhalde bu yazıyı okuduktan sonra şaşırmazsınız. Okurlarımızdan D.C.'nin başına gelen olay, Türkiye'de sahteciliğin her geçen gün nasıl çeşitlendiğini bir kez daha ortaya koydu. D.C. ilk şaşkınlığı, "Emniyet'ten arıyoruz, çalıntı cep telefonu kullandığınız saptandı. Lütfen buraya kadar gelir misiniz?" haberiyle yaşadı. Cep telefonu ikinci el değildi, dolayısıyla çalıntı olma ihtimali de yoktu. Karakola giden D.C. polise kimliğini verdiğinde, küçük bir soruşturma yapıldı. Ve anlaşıldı ki kendisiyle aynı isimde 4 ayrı kontörlü hat daha tahsis edilmişti. Üstelik bu hatlar alınırken kullanılan imza da kendi imzasıydı, yani sahte değildi. D.C. "Ben başka hat için başvurmadım, ama bu imza benim" diye ifade verince soruşturma derinleştirildi. İlerleyen günlerde D.C.'nin Emniyet'i birkaç kez daha ziyaret etmesi gerekti. Soruşturma derinleştirildiğinde anlaşıldı ki, D.C.'nin kontörlü hat aldığı bayii, "Belgeleriniz kayboldu" diyerek kendisini aramış ve yeniden belge düzenleyerek imzasını almıştı. İşte D.C.'nin başını derde sokan da ikinci kez attığı bu imzalar oldu. Bayii, bir şebekeye bu imzaları verdi, aynı isimle 4 kişi daha kontörlü hat sahibi oldu. D.C.'nin ismiyle hat alanlar, kendilerini gizlemek isteyen hayat kadınlarıydı. İşte o 4 kişiden birinin kullandığı çalıntı cep telefonu, sahibinin IMEI numarasını polise bildirmesi sonucu saptandı ve olay D.C.'ye kadar böyle ulaştı. D.C. şimdi kendi suçsuzluğunu kanıtladı, ancak kendi adına kullanılan diğer hatların iptali ve mağduriyetinin giderilmesi için yeni bir hukuk savaşı vermeye hazırlanıyor.