Caz festivali yaklaşırken
Kitabına başlarken, Goethe'nin ünlü bir sözünü hatırlatmış, "İnsan bir şeyi sevmeden tanıyamaz" ve Giuseppe Verdi'den bir ifadeyle devam etmiş: "Müzikte melodiden, armoniden daha fazla birşey var: Müzik." Kitabın adı: Caz Kitabı. Yazarı 1922'de Berlin'de doğan Joachim E. Berendt. 1953'te ilk baskısı çıkan Caz Kitabı, iki milyonun üzerindeki satış rakamıyla halen, dünyanın en çok satan müzik kitabı ünvanını taşıyor. Berendt, dünya çapında ilk müzik organizasyonu olan ve ilki 1967'de Berlin'de gerçekleşen Dünya Müzik Festivali'nin ve birçok festivalin yanı sıra 1984'te New York'ta ünlü Lincoln Center'da yapılan World Music organizasyonunun yöneticiliğini yaptı. 1970'lerin ortalarından itibaren duymanındinlemenin önemi ve dünyamızın sese dayalı karakteri üzerinde yaptığı çalışmalarla öne çıktı. Müzik ve felsefe üzerine 33 kitabı yayınlandı. Neşe Ozan'ın çevirdiği Caz Kitabı'nı, müziği özellikle cazı sevenlerin mutlaka okumasını öneririm. Çalgıların, cazın unsurlarının, besteci ve müzisyenlerin caza yaptıklarının değerlendirildiği bu yetkin çalışma; cazın bugün geldiği noktayı da anlatıyor.
USTA PİYANİSTLER Cazın ünlü yorumcuları iyice yaşlandılar. Birer-ikişer aramızdan ayrılıyorlar. Bunların arasında dinlediklerimiz, sahnede canlı performanslarını izlediğimiz müzisyenler, bizim zenginliğimiz olarak belleğimize yerleşiyor. 6 Ekim'de başlayacak "Akbank 14. Caz Festivali" nde 60'lı yıllardan gelen ünlü bir piyanist de var: McCoy Tyner. Birçok müziksever için cazın simge isimlerinden biridir Tyner. Joachim E. Berendt, Caz Kitabı'nda Mc Coy Tyner'in 70'li yıllarda dünyadaki caz anketlerinin çoğunda hep bir numaralı piyanist seçildiğine dikkat çekiyor ve Amerikalı eleştirmen Bill Cole'un "McCoy Tyner piyanoyu kükreyen bir aslan gibi çalar" sözünü hatırlatıyor. Tyner, 60'lı yılların başında klasik John Coltrane Quartet'in piyanisti olarak isim yaptı ve bu mirası günümüze kadar taşıdı. Eleştirmenlerin "yılın plağı" seçtikleri ilk McCoy Tyner plağı, 1972'de doldurduğu "Sahara"dır, daha sonraki yıllarda birçok plağı aynı şekilde ödüllendirilecektir. Tyner için müziğin tamamı, ruhun bilinmeyen yeni ülkeye yaptığı bir yolculuktur. "Çeşitli ülkelerin müziğini dinlemeye çalışıyorum. Müziğin bütün türleri birbirine bağlıdır" diyor usta piyanist. McCoy Tyner'in piyanoda kendi karakteristik sound'unu bulması, piyanoyla tek vücut olmasında saklı belki de... Tıpkı, geleneğin nefesli çalan büyük müzisyenlerinde olduğu gibi. Doğal olarak bu, piyanoda nefeslilere göre daha zor. McCoy Tyner, bunu başarabilen az sayıdaki müzisyenden biri. Bu nedenle de elektronik aletleri kullanmayı reddediyor, "Elektronik, müziğin ruhuna yaramaz" diyor. 1970'lerin sonunda solo projelere ağırlık veren cazın efsane ismi iki kez Grammy'ye aday gösterildi. 1978'de Sonny Rollins'le caz tarihine geçen "Efsane dörtlü"ye katıldı. 14 Ekim saat 20.30'da CRR'de bas'ta Charnett Moffett ve davulcu Eric Kamau Gravatt'- dan oluşan kendi üçlüsüyle çalacak. Akbank Caz Festivali'- nin bence en güzel konserlerinden birini de, Gonzalo Rubalcaba verecek. McCoy Tyner konserinden birgün önce, 19.30'da yine CRR'de. Daha önce de İstanbul'da konserler veren Rubalcaba, geleneksel Küba müziğini caza uyarlayan özel bir müzikçi. Havana'daki caz kulüplerinde uzun süre çalışan sanatçı, ünlü trompetçi ve basçı Dizzy Gillespie tarafından keşfedildi. Küba yetkililerinden izin alınamaması nedeniyle, Rubalcaba uzun yıllar ülke dışına çıkamadı. Onu hayranlıkla izleyen Charlie Haden, sık sık Havana'ya gelerek Rubalcaba'nın da içinde olduğu gruplarla konserler verdi. 1986'da Rubalcaba, Haden ve davulcu Paul Motian'la birlikte Havana Caz Festivali'nde çaldı. Sonunda yurtdışına çıkış hakkını kazandı... Şiirsel bir çalış tekniğine sahip Rubalcaba'nın her konserinde coşku dolu dakikalar yaşanır. İstanbul'da üç yıl önce Autumn Leaves'i doğaçlama olarak yaklaşık 20 dakika çaldı, müthişti. Bu yılki festival, Babylon'daki caz geceleriyle de dolu geçecek. Ekim ayında festivalden sıkça söz edeceğiz.
|