|
|
|
|
|
|
Sezen Aksu'dan en büyük torpilli benim
İki yıl aradan sonra yeni albümü 'Yasemin Yağmurları' ile büyük çıkış yapmaya hazırlanan Aşkın Nur Yengi'nin albümünde Sezen Aksu'dan da bir şarkı var. Aksu ile aralarında bir küskünlük olmadığını anlatan Yengi, "Birlikte 10 yıl geçirdik, müsaadenizle en büyük torpillisi ben olayım" diyor '.
Dokuzuncu albümü 'Yasemin Yağmurları' ile uzun süren sessizliğini bozan Aşkın Nur Yengi, pop müzik dünyasına iki yıl aradan sonra hızlı bir giriş yapmaya hazırlanıyor. Tıpkı 90'lı yıllarda olduğu gibi kıvırcık saçları ve hafif makyajıyla artık natürel bir görüntüsü ve tarzı olduğunu söyleyen sanatçı, "Blue jean ile rahat ediyorsan onunla olmalısın. Ama sahne kostümüyle poz vermek, özellikle pop söyleyen biri için bana çok mantıklı gelmiyor" diyor. Adı uzun zamandır Zuhal Olcay'ın oyuncu eşi Haluk Bilginer ile anılan Yengi, bu konudaki sessizliğini de ilk kez bozdu...
* İki yıl boyunca sessizlik dönemindeydin. Kabuğuna mı çekilmiştin? İki yıl, bir albümün hazırlığı için çok normal bir süre. Bunun bir yılı repertuvar çalışması içinde geçti zaten. Çünkü albümlerin bir kere dinlenip tüketilmesi doğru değil. Onu aylarca tekrar tekrar dinleyip sineye çekmek gerekir. Dolayısıyla bunun için bir zaman geçmesi gerekiyor. 90'lı yıllardan itibaren baktığınızda hep iki sene aralıklarla albüm yaptım ben.
'DOĞAL GÖRÜNÜMÜMDEYİM' * Dokuzuncu albümünü çıkardın. 'Yasemin Yağmurları' adını taşıyan bu albümün eski albümlerinden farkı var mı? 'Yasemin Yağmurları' benim için çok farklı bir albüm. Albüme ismini veren bu şarkı benim için çok özel. Çünkü şarkı temizliği, misliği ifade ediyor. Yağmur tertemiz bir duygu, yasemin de mis kokan bir çiçek. İkisi birleşince anlatmak istediğim hikaye için çok özel ve güzel bir başlık çıkıyor ortaya. Aslında bu albümüm biraz ilk albümüm gibi oldu.
* Bu yüzden mi saçlarını da ilk albümündeki gibi kıvırcık formuna soktun? Doğallığı yaşamak istedim. Hem hayatta sabit duran ne var ki? Geçenlerde eski albümlerime bakıyordum. Orada da aslında şu an yaşadığım ruhum mevcut. Ama görsel olarak daha gençleşmiş gibiyim. Sanki daha ışıklı olmuşum. Sanki orada daha aksi ve yorucuyum. Annemin çok güzel bir lafı var. "Zaman sana uymazsa sen zamana uy!". Blue jean ile rahat ediyorsan onunla ol. Ama sahne kostümüyle poz vermek, özellikle pop söyleyen biri için bana çok mantıklı gelmiyor. Sonuçta orada anlatmak istediğim bir hikaye var. O duyguyu herkes kendi hikayesi ve yorumuyla birleştirecek. Bunu yapmak amaçlı yola çıktığım zaman, saçımla, makyajımla doğal kalmayı tercih ettim. Ben hiçbir zaman 'albümüm çıkıyor imaj yapayım, makyajımı değiştireyim, saçımı kestireyim, boyayayım, elbiselerimin modellerini değiştireyim' gibi bir düşünce içine girmedim.
'50'LERİMDE GİBİ HİSSEDİYORUM' * Hiç imaj denemelerin olmadı mı? 'O beni yansıtmadı' dediğin bir imaj içine girmedin mi? Tabi ki ben de denemeler yaptım. O da birilerinin 'haydi deneyelim' demesi üzerine, onların ricalarını kırmamak için yaptım. Ama günlük koşuşturma içindeki doğal halimin insanlara daha doğru yansıyacağına inandım. Günlük hayatımda saçlarımı kıvırcık kullanıyorsam kıvırcık, az makyaj yapıyorsam, ki günlük hayatımda makyajı sevmem, az makyaj yapmayı seçtim. Koyu ve farklı tarzdaki makyajlar yaşımı biraz ileri gösterdi. Uzun yıllardan beri sanat dünyasının içinde olduğum için, yaşımın büyük olduğu düşünülüyor. Ben 34 yaşındayım. Ama insanlar sanki 50'lerimdeymişim ve yakında bu işi bırakacakmışım gibi hissediyor. Açıkçası kendim de böyle hissediyorum.
* Ruhen kendini kaç yaşında hissediyorsun? Ben şimdi de, tıpkı 20 yaşımda olduğum gibi kendimi cıvıl cıvıl hissediyorum. Hiperaktif bir tarafım var. Normal zamanda çok ağır ve mağrur bir ifadem olabilir. Bu da ilk defa karşılaştığım insanlara karşı mahçubiyetimden kaynaklanıyor. Ben çabuk utanan, sıkılan bir insanım. Ağırlık ve mağrurluk birleştiği zaman, mahçubiyet duygusu ortaya çıkıyor. Ama bundan hiç rahatsız değilim. Beni anlatan bu. O tarafımı seviyorum. Saflık değişince hinlik başlıyor, cinlik başlıyor.
'SEZEN AKSU ANNEM GİBİ' * İlk çıkış yaptığın dönemde Sezen Aksu'nun kanatları altındaydın. Hatta ona 'ikinci annem' diyordun. Bu düşüncende bir değişiklik var mı? Her zaman onunla ilişkilerim bir anne ve evlat ilişkisi gibidir. Bizi müzikal anlamda ayrıldı gibi gördüler çünkü ben kendi kendime bir şeyler yapmak istedim. Birilerinin omzuna dayanıp bunun keyfini süremem. Ben öyle karekterde bir insan değilim. Benim çıkışımla ilgili bana destek verdiler. Bunun için minnet duyuyorum. Ama onun dışında da benim bir şeyler yapmam gerekiyor. 13 sene konservatuvar okumuşum, çello çalan bir enstrümanistim. Dolayısıyla benim iyimle kötümle bir şeyler yapmam gerekiyordu. Ben yolculuğu tek başıma devam ettirmeliydim.
* Eskisi kadar sık görüşüyor musunuz? Her zaman konuşuruz. Bu detayları kimse bilmek zorunda değil. Ama 15 günde bir hal hatır anlamının dışında da sıkıntılı olduğumuzda sohbet ederiz. İkimiz de birbirimizin dünyasında önemli bir yer tuttuğumuzu, sevgiyle birbirimize bağlı olduğumuzu biliriz. Bizi rahatlatan en önemli şey de bu.
* Ablan, Sezen Aksu'nun yanında vokalistti. Ve ablanın hamileliğiyle onun yerine sen başlamıştın. Bunun gibi senin hayatında büyük önem taşıyan rastlantılar var mı? Bu aslında rastlantı değil. İnisiyatif insanın elinde olan bir şey. 'Sevgiliye' albümüm çıktığı zaman, ben şöhretin nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum. Ama hiçbir şey beni hiçbir şekilde değiştirmedi. Hiçbir zaman o boyalı bölüme geçmedim. Hala da onun içerisinde değilim. Bana çok suni geliyor. Ben de şöhret olmamdan dolayı acılardan payıma düşeni yaşıyorum. Bu yaşam bir kere yaşanıyor. Hayatım boyunca birileri için yaşamıyorum. Ben istediğim gibi yaşarım, hayat beni istediği gibi değil. Ben ya kasete "evet" diyecektim ya da senfoni orkestrasında hayatıma çello olarak devam edecektim. Belki o zaman çok daha mutlu olurdum. Bunu bilemiyorum.
* Albümünde bir Sezen Aksu şarkısı var. Birçok sanatçının Sezen Aksu'dan söz almak için sıraya girdiğini biliyoruz. Hatta Aksu'nun evinin kapısında yatan sanatçılar bile var. Senin Sezen Aksu için ayrıcalığın devam ediyor mu? Yani torpilli misin? Yüksek müsadenizle en büyük torpilli benim. Birlikte yaşanmış bir on yıl var. Bir çıraklık-ustalık anlamında yaşanmış bir on yıl bu. Ben zaten Sezen Abla'ya "Bana beste ver" demem. Sezen Abla bana telefon eder "Bıcırık, cadı sana bir şarkım var" der.
* Yeni çıkan birçok popçu, ilk albümlerinde büyük ilgi görüyor. İkinci albümlerinde bu ilgiyi bulamıyorlar. Sence pop müzik ve popçular neden bu kadar çabuk tüketiliyor? Hata nerede? Bunu fast-food'a benzetiyorum. Fast-food'da ayak üstü yiyip, çıkıyorsun. Bir günlük tüketim malzemeleri var. Sütü en fazla bir hafta kullanman lazım. Ama mayonezi üç ay, beş ay saklayabilirsin. Zaten yapanlar da öyle düşünüyor. Göle maya çalıyor. Bizim çıkış noktamız orası olmadığı için dinleyenler bu ayırımı yapıyor.
* Müzik piyasasına ilk girdiğin yıllarda sanat camiası nasıldı, senin bakışın nasıldı? Sanat dünyası çok klastı. Oturaklı ve mesleki ilerlemelerle devam eden bir camia vardı. Şu anda şarkı söylemenin dışında başka şeyler var. Bir manken, mankenliği ile ön planda olacağı yerde bir tane kaset çıkartıp onu öne geçirmeyi daha iyi sanıyor. Hayat herkesin. Ama ben yorumcuyum. Hiçbir zaman denediğim alanların, yorumculuğumun önüne geçmesini istemem.
GÜLŞEN YÜKSEL
|
|
|
|
|
|
|
|
|