' Hotiç'in patronu Serdar Hotiç, indirim dönemindeki satışların yüzde 20 düştüğünü belirterek, "Müşteri fiyatların artmayacağına ikna oldu, sezonlar canlandı" dedi.
Mutluluk esasen iki koşula bağlıymış, birincisi ait olduğun yerde olmak, diğeri de ayakkabılarının sıkmaması... Ayakkabı sektörü, ayakkabı harcamaları ve kullanım alışkanlıkları konusunda Hotiç'in Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Hotiç ile sohbetimizden çıkan en ilginç sonuçlardan biri de, ayakkabı tüketimi artmadığı sürece rahatlığın hep tasarımın önünde olacağı idi. Yani yıllık ayakkabı tüketiminin kişi başına 1.5 çift olduğu bir ülkede siz "tasarım" diye bir derde düşebilir misiniz? İşte Hotiç de bundan dertli, "Biz neler tasarlıyoruz bir görseniz, ama satış kaygısı olmasa..." dedi ve devam etti: "Avrupa ortalama ayakkabı tüketimi 8'dir. Bizde ise yılda 1-2 ayakkabı alacak bir kadın, gidip de yeşile, turuncuya ya da çok farklı bir tasarıma bakmaz." Türkiye'nin İtalya'dan sonra üretim kapasitesi en büyük ikinci ülke olduğunu söyleyen Hotiç'e göre ayakkabıda tasarım kaygısı, kadınların yılda 3-5 ayakkabı alabildiği dönemde daha da gelişecek.
FİYATLAR ŞİŞİRİLİYORDU * Enflasyon düşüyor, bu ortamda müşteri davranışları nasıl değişiyor? Müşteri, fiyatların eskisi gibi artmayacağına ikna oldu. Bu, sezon hareketlerinden anlaşılıyor. Örneğin indirim dönemindeki satışlar eskisi kadar hareketli değil. Sezondaki satışlar daha canlı. İndirimde satışlar en az yüzde 20 oranında düştü. Bu aslında iyi bir şey. Eskiden fiyatlar enflasyon yüzünden fazla şişiriliyordu. Üretici, 'nasılsa enflasyon var, fiyatın üzerine bir yüzde 5 de ben koyayım' diyordu. Sonra da sezon sonunda abuk sabuk indirimler olurdu. Bu da firmaların güvenilirliğini zedeliyordu. Çok büyük markalar bile kriz döneminde abartılı indirimler yapmak zorunda kaldılar. Şimdi enflasyon düşünce insanların böyle uçma şansı kalmadı. Şimdi herkes geçen yıl ile aynı fiyata mal satmaya başladı. Biz de geçen kış sezonuyla bu yılı aynı fiyatlarla açtık.
* İhracatınız ne kadar? Hollanda, Almanya ve İsviçre'ye kendi markamızla ihracat yapıyorduk. Ama bu yıl ihracattan vazgeçtik. Bunun birkaç nedeni var. Çünkü üretim kapasitemiz artık ancak kendi mağazalarımıza yetiyor. Bir tek ABD'ye ihracat yaptık. Oraya Asila Bragan markasıyla üretim yapıyoruz. ABD'lilerin kendi tasarımcılarıyla çalıştık bu marka için. İlk anlaşmada 2 bin çift yapıp gönderdik, 70 mağazalık bir departman store'da Prada gibi markalarla aynı reyonda satılacak. Ayakkabılarımız 400, çizmelerimiz 1.000 dolardan satılacak. Ülke imajımız iyi olsa Hotiç olarak da olurduk o raflarda. Biz bunu bir yatırım olarak görüyoruz, ekonomik olarak bir avantajı yok. Son bir yılda bütün makine parkımızı geliştirdik. Son bir ay içinde 500 bin Euro'luk yeni yatırım yaptık. Bütün amacımız ayakkabıda üretim kalitesini artırmak. Biz İtalyanlar'ın birinci kalite ayakkabısını yapabilmeyi hedefledik. Orta vadede de Almanya, Hollanda ve İsviçre'de mağaza açacağız.
* Yeni markalarınız olacak mı? Yaya diye yeni bir marka yarattık. Daha rekabete dayalı ve yürümeyi teşvik eden, daha ekonomik bir marka. İlk mağazayı Caddebostan'da açtık. İki yıl içinde 15 mağaza düşünüyoruz. Şu anda Yaya markasında ayakkabılar 50- 90 milyon, botlar da 90-200 milyon lira arasında satılıyor. Bu markayı Ege ve İç Anadolu Bölgesi'ndeki üreticilere ürettiriyoruz. Bu, daha ekonomik olma şansı veriyor, onlar da desteklenmiş oluyor.