Bizim ülkede yatırım yapmak
Geçtiğimiz haftalarda amatör denizcilikle ilgili önemli gelişmeleri duyurmuştum. Gerçekten de yönetmeliklerde devrim niteliğinde önemli değişiklikler yapıldı. Ancak yatçılığımızın gelişebilmesi için daha önümüzde aşılması gereken çok engel var. Hep söylüyoruz Türkiye, Akdeniz'de gezen yatların yüzde beşine bile servis veremiyor. Oysa bir yatçı için ülkemizde hemen herşey var. En temiz ve en mutedil denizler bizde. En güzel koylar, tarihle içiçe... Bakım, onarım, parça temini işinde üst düzeydeyiz. Ancak bağlama yerleri açısından büyük eksikliklerimiz var. Bunun ana nedeni ülkemizde marina yapmanın neredeyse imkansız olması. Doğal SİT bitiyor, tarihi SİT başlıyor, o bitiyor askeri bölge başlıyor. Kaplumbağa alanı, fok alanı, yerleşim merkezi, gümrüklü saha derken tesis yapmaya yer kalmıyor. Oysa yat trafiği için her 30-40 mil arasında bir bağlama yeri gerekli. Dalaman yat limanı işini yazmıştık. Doğuş firması "kıl tüy, yumurta raporları filan derken" yaklaşık 2.5 milyon dolar para harcamış, sonra da bir gecede alınan Doğal SİT kararıyla eli böğründe kalakalmıştı. Geçtiğimiz günlerde Bodrum Yalıkavak Marina'da Cefi Kamhi'yi dinlerken neredeyse her yerimi ateş bastı. Ülkemizin önemli yatırımcılarından birini gerçekten bunaltmışlar. Adam on yıl didişe didişe, bürokrasiden yılmadan, bıkmadan otuz milyon dolar harcayarak belki de dünyanın en iyi marinalarından birini yapmış. Bu arada da sahildeki 30- 40 metrekarelik balıkçı kulübesini de restore edip sanatevi haline getirmiş. Kendine villa yapıyor diye ortalığı ayağa kaldırmışlar. Bir iddianın biraz akla, mantığa uyması gerekir. Siz olsanız kendinize 30-40 metrekarelik kulübe yapmak için 30 milyon dolar harcar mısınız? Ben Yalıkavak'ın ve eski iskelesinin durumunu çok iyi biliyorum. Bir o günleri aklıma getiriyorum, bir bugün bataklıktan yaratılan bu mükemmel tesise bakıyorum. Aradaki fark inanılır gibi değil. İnşallah yeni bir engelleme çıkmadan Yalıkavak Marina tamamlanır. Çünkü burası ağırlıklı olarak Türkiye'nin asıl ihtiyacı olan yurtdışından gelecek mega yatlar için planlanmış. Bir mega yatın bırakacağı parayı hesaplamak bile zor. Personeliyle, gelen giden misafirleriyle, yakıtıyla, kumanyasıyla gerçekten altın yumurtlayan tavuk... Bir yanda uçağı, yemeği, beş yıldızlı oteliyle neredeyse üste para alarak gelen Avrupa'nın gariban turistleri. Bir yanda çuvalla para bırakacak para babaları. Hangisinin ülkeye daha çok faydası var? Hangisine yapılan yatırım daha akılcı? Eğer doğru diyorsanız marina yatırımcısına bu engelleme, bu işkence, bu düşmanlık niye?..
***
Son yönetmelik değişikliklerinden sonra okurlarımdan bazı konularda belirsizlikler olduğu şeklinde şikayetler almaktayım. Konulardan biri de yat kaptanlığı sınavıyla ilgili. Aman dikkat bu konu amatörlerle ilgili değil. Müsteşarlığın kararı özetle şöyle; Yat Kaptanı sınavları Eylül ve Kasım aylarında yapacak. Yapılan tek değişiklik Yat Kaptanı Yeterlik Belgesi almak için temmuzda yapılması gereken imtihanların eylüle, eylülde yapılacak olanın da kasım ayına ertelenmesi. Yani kimsenin hakkı kaybolmuyor.
|