|
|
Aileleri yok villaları var
Kocaeli'deki Çocuk Köyleri'ndeki villaların sakinleri, kimsesiz ve yardıma muhtaç çocuklar. Sıcak bir yuvada, adeta aile ortamında büyüyen minikler geleceğe umutla bakıyor.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun başlattığı "Sevgi Evleri" projesi, hayata şanssız başlayan çocuklar için umut oldu. Tekirdağ, Yalova ve Kocaeli'deki "Çocuk Köyleri"ndeki kimsesiz çocuklar, villa tipi konutlarda rahat bir yaşam sürüyor. Gönüllü bir "Abla" ya da "Anne"yle birlikte kalan çocukların özel odaları, çalışma masaları, basket sahaları hatta tiyatro sahneleri var. Evlerin duvarları ise okuldaki başarı belgeleriyle dolu.
*** Minik yüreklerle dolu büyük evler
Yeşillikler içinde, çocukların rahatça oynayabileceği kimsesizler yurdu artık hayal değil. Çünkü bu hayal Kocaeli'de 'Çocuk Köyü' adıyla gerçekleşti.
Yıllarca kimsesiz çocukları ziyaret etmek, onların yaşadığı yerleri görmek insanlara üzüntü, kimi zaman da acıma hissi verdi. Kocaeli'de ise durum farklı; çünkü buradaki çocuklar artık 'kimsesiz' değil. Yaşadıkları yer, hayat standartları, iletişim yetenekleri öylesine dikkat çekici ki... Kocaeli'deki kimsesiz ve yardıma muhtaç çocuklar şanssız başladıkları hayata daha emin adımlar atarak hazırlanıyorlar. Çünkü onlar, diğer illerde bu durumda olan arkadaşlarının aksine, soğuk duvarlı, kışla tipli, beton yığınlarında değil, aile ortamının sıcaklığını taşıyan evlerde kalıyorlar. Aynı kandan olmasa da üzerlerine titredikleri kardeşleri ve başları sıkıştığında hemen yardıma koşacağına emin oldukları ablaları ve anneleri var. Kocaeli'deki 'Çocuk Köyleri', Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü'nün Türkiye geneline yaymaya çalıştığı bir örnek. Deprem sonrası bölgedeki kimsesiz yuvaları yıkılınca, Avrupa'dan sağlanan fon yeni yerlerin yapılmasına kaynak sağlamış. Önce Yahya Kaptan Çocuk Köyü yapılmış. 1 milyon euroluk yardım, Almanların örnek ev projesiyle birleşince 'çocuk köyü' ortaya çıkmış. Burada 60 çocuğun bir arada kaldığı, yemekhanede sıraya girip yemek yediği bir ortam yok. Tam tersine çocuklar bir ev ortamını tüm ayrıntılarıyla yaşayabiliyor. Mutfakları, odaları, dolapları, çalışma masaları var. Evlerde dört-beş çocukla bir arada 24 saat yanlarında olan ablalarıyla yaşıyorlar. Yaşları birbirine yakın olan çocuklar aynı evlerde barınıyor. Tıpkı bir evde olduğu gibi. Sabah okula giderken saçlarını örecek, kendilerine kahvaltı hazırlayacak, derslerine çalışması için uyaracak bir 'anne'leri var. Bu çocuklar bu nedenle 'kimsesiz' değil. Yahya Kaptan Çocuk Köyü Alman işbirliğiyle kurulmuş. 1 milyon Euro'ya mal olan Çocuk Köyü'nde korunmaya muhtaç 157 çocuk kalıyor. Çocuklar, 243 metrekarelik dairelerde kız meslek liselerinin çocuk gelişimi bölümünden mezun ablalarıyla kalıyor.
HEPSİNİN HİKAYESİ AYRI Zerda ve Cansu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı Yahya Kaptan Çocuk Köyü'nün sakinlerinden. 1.5 yaşındaki Zerda ile 3 yaşındaki ablası Cansu, henüz nerede olduklarını, neden burada yaşadıklarının farkına varacak kadar büyük değiller. Güzel gözlerine gölge düşürecek bir hikayeleri var ama onlar çocukluklarını yaşayıp gidiyorlar. Altı çocuklu fakir bir ailenin üyesi oldukları için, onların kaderi bu çocuk köyünde çizilmiş. Babaları özürlü, uzun zaman zorluk, yoksulluk içinde yaşamışlar. Aile son çare olarak güzel çocuklarını devlete teslim etmeye karar vermiş. Geldiklerinde çok hasta olan kardeşler altı ay boyunca hastanede tedavi edilmiş. Şimdi sağlıkları yerinde. Onlar korunmaya muhtaç ama bir o kadar da şanslılar. Türkiye genelindeki korunmaya muhtaç çocuklar için yapılan yurtlarla kıyaslanınca en iyi koşullarda bakılıp, büyütülüyorlar. Kendilerine ait odaları, giysi dolapları var, günün her saati ihtiyaçlarını karşılayacak bir de ablaları... Eda Ergen ise Cansa ve Çağla'nın yaşadığı evin hemen yanındaki evde kalıyor. Arada bir küçükleri ziyaret edip kendiyle aynı kaderi paylaşan manevi kardeşlerine yardım ediyor. Eda aynı zamanda Çevre Bakanı Osman Pepe'nin de manevi kızı. tüm ihtiyaçları bakan tarafından karşılanan Eda iki kardeşiyle birlikte burada kalıyor. Büyüyüp okumak en büyük ideali. Öğretmen olup kendisi gibi azimli kızları desteklemek istiyor. Canan Ediş, Eda'nın oda arkadaşı. Odaları çok düzenli, her sabah kalkıp yataklarını topluyorlar. Yahya Kaptan'daki çocuk köyünden Saraylı Çocuk Köyü'ne geçiyoruz. Dört yanı ormanla çevrili bir alan içinde yer alan Saraylı Çocuk Köyü'nü tanımlamak güç; tatil köyünü andıran bir güzelliğe sahip, çocuklar için basket sahası, tiyatro sahnesi hatta doğayla baş başa olmaları için bir kümes bile var. Tripleks villalarda yaşayan çocuklar hallerinden memnun. Yaşadıkları yerin, evlerini aratmaması çocukların başarı grafiğini de yükseltmiş. Hepsinin takdir, teşekkür belgeleri duvarları süslüyor.
YAZAR DA VAR Özcan Beytaş takdirlik öğrencilerden biri. 14 yaşındaki Özcan, kardeşleri Ercan, Nurcan, Gülcan ve Sevcan'la birlikte kalıyor. Aynı odayı paylaşıyorlar. Odaları öylesine düzenli ve güzel ki, bize göstermek için ısrar ediyor. Kitap okumaktan büyük zevk alan Özcan gelecek hedeflerini şöyle anlatıyor: "Ailemin durumu iyi olmadığı için bizi buraya gönderdiler. Bunu anlayabiliyorum. Ama benim tek şansım var; okumak. Bu yüzden derslerime çok çalışıyorum. Üniversiteye gideceğim ama ne olacağıma henüz karar vermedim zaten daha erken. Ama astsubay olmak da istiyorum." Saraylı Çocuk Köyü'nde kalan Ayşe Fidan köyün tek yazarı. Şiirleri ve hikayeleri ablalarının dikkatini çekince 15 yaşındaki Ayşe'nin bir yarışmaya katılması için ön ayak olmuşlar. Can Yayınları'nın hikaye yarışmasına katılan Ayşe, birincilik bekliyor. 91 çocuğun kaldığı Saraylı Çocuk Köyü Alman- Türk Vakfı ortak yapımı. Ünlü işadamı ve turizmci Vural Öğer'in yönetim kurulu başkanı olduğu vakıf, Almanya'daki örneklerin aynısını Türkiye'de Saraylı Çocuk Köyü'nde uygulamış. Burada yaşayan çocuklar hayattan kopuk değil, kimi zaman Tatilya'ya gezmeye gidiyorlar, kimi zaman Miniatürk'e. Aynı villada kaldıkları arkadaşlarıyla birlikte masa kurup yemek yiyorlar, çamaşırlarını kendileri makineye atıyorlar. Yani hayatı öğreniyorlar.
BAKAN'IN YARDIM ÇAĞRISI Ev sisteminin ve çocukları yaşama alıştırmanın faydalarına değinen Devlet Bakanı Güldal Akşit ise şunları söylüyor: "Sevgi Evleri projesinde amacımız bu çocukları ev ortamında yetiştirmek, koğuş sisteminden çıkartıp evin sıcaklığını çocuklara hissettirmek. Tekirdağ'da, Kocaeli'de, Yalova'da başlattık. Bunda amaç çocukları geleceğe daha güvende hazırlamak, ev kültürünü vermek. İleride kuracağı ilişkilerinde ve sosyal hayatında bunun çok önemi var." Bu projeyle Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun birimlerinde barınan çocuk ve gençlerin geleceğe tam olarak hazırlanmasını amaçladıklarını vurgulayan Bakan Akşit, şöyle devam ediyor: "Avrupa'nın hiçbir yerinde, koğuş sistemi yok. Türkiye'de de artık çocuklar Kocaeli'deki örnekte olduğu gibi dört kişilik ya da altı kişilik gruplar halinde kalacaklar, mutfaklarında kendi yemeklerini pişirecekler, çamaşırlarını kendileri yıkayacaklar. Okula servis ile gidecekler. Kısacası kendi ayakları üzerinde durmaya öğrenecekler. Biz topluma daha faydalı bir nesil yetiştirmek için çalışıyoruz. Bu konuda da hayırseverlerin yardımlarını bekliyoruz."
HAYATA şanssız başlayan kimsesiz ve yardıma muhtaç çocuklar kendileri için oluşturulan köylerde, aile sıcaklığını aratmayacak bir ortamda büyüyüp, geleceğe hazırlanıyor
Sonat Canıdar
|