|
Geçmişi olmayan adamın dönüşü
|
|
Robert Ludlum'un kimi ünlü romanlarının kahramanı olan Jason Bourne dönüyor. İlk filmi olan "The Bourne İdentity- Geçmişi Olmayan Adam"dan sonraki bu yeni serüven, bir anlamda ilk filmin devamı. Ama onu görmemiş olanlarca bile rahatlıkla izlendiği söylenebilir. Kahramanımız, bir zamanların usta kiralık katili Bourne, yine bellek kaybından yakınıyor. Sevdiği kadınla birlikte dinlenmeye gittiği bir Hindistan sahilindeki sakin günleri bile bu sorunu çözümlemiyor. Tersine "kader onu takip etmektedir": Ölümcül bir katil kimliğinde... Bourne yine yakayı sıyıracak ama sevgilisini yitirecektir. Bölük-pörçük hatırladığı şeyleri iyice ışığa çıkarması ve peşindeki ölümü önlemesi şarttır. Bunun için, "tehlikenin merkezi" Berlin'e dönmesi gerekse bile... Film, Ludlum'un romanlarına dönem olarak fon oluşturan soğuk savaş dönemini ustaca günümüzün koşullarına uyarlamakta zorlanmıyor. "Bloody Sunday- Kanlı Pazar" adlı ödüllü ve belgesel tadındaki siyasal filmiyle tanıdığımız Paul Greengrass'ın tümüyle farklı bu filmle gösterdiği beceri parmak ısırtan cinsten...Yönetmen, bu tarz bir casusluk geriliminden beklenebilecek hemen her şeyi veriyor. Yeterince entrika, sıkı bir gerilim, sinemanın görselliğiyle desteklenmiş nefes kesici aksiyon bölümleriyle.... Hikaye boyunca Hindistan'dan Rusya'ya, Almanya'dan ABD'ye uğranan ülkelerin sayısını ben de şaşırdım! Üstelik bir Hint kasabası ve özellikle Moskova'daki aksiyon ve arabayla takip bölümleri, gerçekten nefes nefese izleniyor. Filmin kendi türü içinde çok iyi bir işçiliğe sahip olduğu su götürmez. Matt Damon, bu belleksiz aksiyon adamına yine yüzünü vermiş.Yan oyuncular da iyi: Özellikle "Kral Agamennon", yani Brian Cox ve Joan Allen... Amaçları çerçevesinde başarılı bir film, iyi vakit geçirmek için ideal bir yapım.
|