|
|
|
|
|
|
Ben hiç hızlı yaşamadım
Uzun zamandır ortalarda görünmeyen Kerem Alışık, çok sıkıntılı dönemler atlattığını söylüyor. Babasını taklit ettiği ve çapkın olduğu söylenen Alışık, bu iddiaları şöyle yanıtlıyor: "Babamın selamını onun anısına sahnede veriyorum. Mesleki kariyerim için buna ihtiyacım yok. Adım nasıl çapkına çıktı onu da bilmiyorum. Ben hiç hızlı yaşamadım ki!.
Çapkınlığıyla tanınan oyuncu Kerem Alışık'ın adı uzun zamandır bir aşk dedikodusuna karışmıyor. Alışık'ın ortalarda göründüğü yerler artık sadece film setleri ve tiyatro sahnesi... Ne oldu da Kerem Alışık'ın adı sadece yaptığı işlerle anılır oldu? "Neredesiniz, size ne oldu böyle?" demek için uzun zamandır ortalarda gözükmeyen Alışık'ın kapısını çaldık. Görünen o ki, Alışık ya değişmişti, ya da bugüne kadar kendini yeterince ifade edememişti. Çünkü sohbetimiz sırasında gördüğümüz Kerem Alışık, daha önce gördüğümüzden çok farklıydı. Ona sorarsanız o değişmemiş, çoğu zaman kendisini ifade etme sorunu yaşamıştı. Ama bunun ışında bir başka büyük derdi daha varmış Alışık'ın...
'KÖTÜLER YANI BAŞIMIZDA' "Bir çok kez delirme noktasına geldim. Delirmedim çünkü en sıkıntılı olduğum, üzerime en çok gelindiği dönemlerde sıkıntılarımı oturup kağıtlara döktüm" diyen Kerem Alışık'ın psikolojisini bozan nedenlerin başında, babasını taklit ettiği, sevgilisini dövdüğü ve çapkın olduğu yönündeki iddialar geliyormuş. Alışık, içinde bulunduğu durumu şöyle ifade ediyor: "Kötülükle beslenen insanlar hergün yanı başımızda"... İşin ilginç yanı, 41. Altın Portakal Film Festivali'nde 'Hoşgeldin Hayat' adlı film ile ödül bekleyen Kerem Alışık, bu filmde kötü bir karakteri canlandırıyor... Beraber olacağı kadının hayalinde yaşattığı kadın olacağını söyleyen Kerem Alışık, şu an yalnız olduğunu ve hakkında çıkan çapkınlık iddialarının dayanağını bilmediğini söylüyor. Hayalindeki kadına şiirler yazan, methiyeler dizen yakışıklı oyuncu, "Hayatımda mutlaka bir kadın olsun gibi bir kaygım yok. Olmazsa olmaz, yapacak bir şey yok" diyor...
* Hoşgeldin Hayat'ta kötü bir karaktersiniz. Gerçekte ise kötü insanların yanı başınızda olduğundan şikayetçisiniz. Bu karmaşık durumun içinden nasıl çıkıyorsunuz? Gerçek hayatta kötülük yapacak bir yapıda bir kişi değilim. Çünkü herkes bilir ki ben içine kapanık bir insanım. İçine kapanık insanlar başkalarına kötülük yapamaz. Çünkü bu tip karakterler kimsenin hayatına müdahale etmeyi seçmez. Ama filmde aşkı için en sevdiği arkadaşını bile öldürecek bir milletvekilini canlandırıyorum.
* Aşk için, sevdiğiniz kadın için kötülük yapmayı göze almaz mısınız? 'Aşk için ölmek kolay da, uğruna ölünecek sevgiliyi bulmak zor' şeklinde güzel bir söz vardır. Ben bu sözü 'Aşk için kötülük yapmak kolay da, uğruna kötülük yapacağınız sevgiliyi bulmak zor' şeklinde değiştireyim. Ben bir kadına ölesiye aşık olsam da içine kapanık yapımdan dolayı ne kimsenin benim aşkımdan haberi olur, ne de bana kötülük yapmak için bir fırsat doğar.
'DOĞRU KADIN AŞKIMI GÖRÜR'
* Aşk için kötülük yapmayı tercih edecek kadar bir kadını sevmek mi, yoksa hiç kimse için kişiliğini değiştirmeyecek kadar kendini sevmek mi? Sizce hangisi doğru? Aşk için ille de görünen dağları delmek gerekmiyor. Herkes aşkı farklı yaşayabilir. Ben aşkı içime gömer içimdeki dağları delerim. Bir kadına olan sevgim, aşkı içimde yaşıyorum diye daha az değildir. Doğru kadın zaten benim içime girer ve aşkı ne şekilde yaşadığımı görür. Görebiliyorsa zaten biz birbirimiz için doğru insanlarız demektir.
* Sevgilinizi dövdüğünüz iddiaları vardı ama.. Askerleri Napolyon'a demiş "Komutanım savaşamayız, barutumuz kalmadı". Napolyon cevap vermiş; "Doğru, barut yoksa savaşamayız". Benim de bir sevgilim yok ki döveyim! Sanıyorum birini bana benzetmişler veya ben filmlerdeki gibi geceleri başka bir yaratığa dönüşüyorum. Yapacağımı yapıyorum sonra evime dönüp normal kişiliğime geçiyorum.
* Sevgilinizin olmamasının nedeni nedir? Çok mu hızlı yaşadınız çaptan mı düştünüz, yoksa artık çok ince eleyip sık dokumaya başladınız? Ben hiçbir zaman hızlı yaşamadım. Adımın çapkına çıkmasına hala hayret ediyorum. Ben yalnız yaşamayı seven bir adamım. Bir kadınla hayatı paylaşmayı elbette çok özlüyorum. Ruhsal ve bedenen sağlıklı bir adamım ama ben hayatı derinlerde yaşayan bir adamım. Şu anda sevgilimin olmaması, hayatı benim kadar derinlerde yaşayacak bir kadına rastlamamış olmamdandır. Belki bir gün öyle bir kadın çıkar karşıma, veya bir yerlerde çarpışırız. Hayat tek başına da yaşanabiliniyor.
* Hayatı sizin kadar derinlerde yaşayacak bir kadın aramanız, bulduğunuz kadına biraz haksızlık olmayacak mı? Benim beraber olacağım kadın, aklımda, gönlümde, hayalimde yaşattığım kadındır. Ben işte o kadına şiirler yazıyorum, methiyeler diziyorum. Ama ben hayatımda mutlaka, ille de bir kadın olsun kaygısını yaşamıyorum açık söylemek gerekirse... Olacaksa benim hayalimde yaşattığım kadın olsun hayatımda. Olmazsa da olmaz, bunun için yapacak bir şey yok...
'SAYGIDAN SELAM VERİYORUM'
* Sizin bir diğer büyük sıkıntınız da babanız Sadri Alışık'ı taklit ettiğiniz söylentileri. Bu durum psikolojinizi nasıl etkiliyor? Babamın oğlu olmamın birçok faydası gördüm. Bunu inkar edemem ama diğer taraftan Sadri Alışık'ın oğlu olmanın birçok dezavantajını da yaşadım, yaşıyorum. Bazı insanlar hep babamı taklit ettiğimi iddia ediyor. Benim davranışlarım, mimiklerim, konuşmam babama benzemeyecek de kime benzeyecek? Ben sahnede anısına bir saygı adına babamın selamını veriyorum. Yoksa mesleki kariyerim için buna ihtiyacım yok.
* Kimdir o bazı insanlar dedikleriniz? Kötü insanlar işte... Bu insanlar kötülükle besleniyor. Ne yazık ki çevremizde kötülükle beslenen o kadar çok insan var ki. Ne zaman ki size yapışıp kanınızı emmeye başlamışlar, o zaman farkına varıyorsunuz onların... Kendinizi onlardan uzaklaştırıyorsunuz. Sonra bir başkası geliyor, ondan uzaklaşıyorsunuz yine bir başkası geliyor. Böyle sürüp gidiyor. Bu gelip gitmelerde psikolojinizi ne kadar sağlam tutarsanız o ölçüde ayakta kalıyorsunuz.
'YAZARAK RAHATLIYORUM'
* Siz psikolojinizi nasıl sağlam tutuyorsunuz? Birçok bu kötü niyetli insanlar yüzünden delirme noktasına geldim. Çok şükür delirmedim çünkü sıkıntılarımı kağıtlara dökerek rahatlıyorum. Aksi halde herkesin bir dayanma kapasitesi var. Kağıt-kalem olmasaydı delirirdim sanırım.
* İçine kapanık bir insan olduğunuzu söylüyorsunuz ama sizi sevmeyen insanların olduğunu da söylüyorsunuz. Bu durum biraz tezat teşkil etmiyor mu? Evet, ben gerçekten içine kapanık bir insanım. Hiç kimsenin etlisine-sütlüsüne karışmam. Huyum değildir. Kimseye zarar verecek bir şey de yapmam. Dolayısıyla insanların beni sevmemesi için ortada bir neden yok. Fakat, bazı insanların birini sevmemesi için ortada bir neden olması gerekmiyor. Dediğim gibi, çünkü onlar kötülüklerle besleniyor. Bu karakterdeki insanların besin kaynakları, başkalarına yaptıkları kötülük, başkalarının içinde bulunduğu sıkıntılar ve yaşadıkları mutsuzluklar. Onların yaşama nedenlerini kötülük yapmak olarak nitelendirebilirim...
MEHMET ÇALIŞKAN Magazin
|
|
|
|
|
|
|
|
|