Elbiseden ayakkabıya her şey parıldayacak
Bu kış Louis Vuitton, Prada ve Dolce&Gabbana gibi modanın önde gelen markaları; hazır giyim koleksiyonlarını stras taşlar, boncuklar ve payetler kullanarak birer aksesuvara dönüştürmüş. Ve bu parçaların gece için değil, günlük giyim için tasarlandığını söylemem gerek....
Merhaba... Milano ve Paris'e yaptığım seyahatler sonrası, doğal olarak geçen haftanın nasıl bittiğini anlayamadım. Paris'e işimle ilgili görüşmeler için gitmiştim. Randevu saatlerinde yaptığımız ayarlama sonucu Paris sokaklarında neler oluyor diye göz atacak vakit de yarattım. Çünkü medyadan izlediklerimizin dışında, gerçek modanın sokaklarda olduğuna inanıyorum. Defilelerde ne sunulursa sunulsun; önemli olan neyin benimsenip günlük hayatta kullanılır hale geldiği...
RENKLER SOKAKLARA YANSIYOR
Paris'te mor, gül kurusu, kahve, yeşil ve oranj tonları tamamıyla sokaklara yansımış. Bunun dışında vazgeçilmez olan siyah ve beyaz kombini... Bu kış Louis Vuitton, Prada ve Dolce&Gabbana gibi modanın önde gelen markaları, hazır giyim koleksiyonlarını stras taşlar, boncuklar ve payetler kullanarak adeta birer aksesuvara dönüştürmüş. Ve bu parçaların gece için değil, günlük giyim için tasarlandığını söylemem gerek... Ayakkabı ve çantalardaki işleme taş ve strasın yanı sıra, elbise diker gibi hazırlanmış drape ve pili kaşeleri görünce gözlerinizi alamıyorsunuz. Ayakkabılar, Sinderella'nın pabuçlarını anımsatıyor. Bunlara bakarken, ister istemez, İstanbul'un sürekli çalışma yapılan kazılmış sokaklarında bu ayakkabılarla nasıl yürünür diye de aklımdan da geçirmedim değil! Ama bunun yanı sıra İstanbul sokaklarında rahatlıkla giyebileceğiniz değişik tarz ve boylardaki çizmeler senenin ayakkabı alternatiflerinden. Bunlar Paris sokaklarında dikkatimi çekenler...
PARİS'TE MÜCEVHER SERGİSİ
Bu hafta Paris Pret a Porter haftası başlıyor. İnsanlar henüz kış modasını benimserken, modacılar 2005 yazı için hazırladıkları koleksiyonları sunuyorlar. Gerçi Paris'te sanat ve moda adına her zaman bir aktivite bulmak mümkün oluyor. Bu seyahatimde de Musdes Arts Deco'daki mücevher sergisine denk geldim. Asistanımla zamanımızı ayarlayıp uçağa binmeden önce, bu sergiyi gezdik. 15 ve 16'ncı yüzyıldan günümüze gelen farklı dönemlere, kültürlere ait, değişik materyaller kullanılarak tasarlanmış aksesuvar ve mücevherlerin sunulduğu bir sergi. Müze girişindeki kitaplıkta saç sanatı ile ilgili bir kitabın giriş sayfasında şu sözler yer alıyor: "Her şey yaşar, kendi içinde, dolu ruhlarla..." (Victor Hugo). Sergiyi izlerken ben de, takıları takan kadınların yaşamlarını, silüetlerini hayal etmeden edemiyorum. 18'inci yüzyılda Mısır kültürünün izlerini taşıyan kolyeler, gerdanlıklar, Çin'de genellikle kadınların başları için yapılmış turkuaz ve bronz materyallerinin yoğun kullanıldığı aksesuvarlar var. Hindistan'da ise yapılan mücevher veya aksesuvarlarda kullanılan taşlar, anlamlarına göre birleştirilmiş. Dokuz taşın üst üste konularak hazırlandığı bir mücevher, sadece süs için değil, kişiyi kötülüklerden korumak için de hazırlanmış. Soponizm'in etkilerini taşıyan Art Nouveau örnekleri, böcek şeklinde saç tarakları ilgimi çekiyor. Sergiyi gezerken özellikle saç taraklarında uygulanan işçilikler beni çok etkiledi. Mücevher tasarımlarında 1920'lerde gümüş, 68'lerde silikon, plastik, kauçuk kullanılmış. Daha sonraki yıllarda, straslar ve yakın tarihimize geldikçe daha rafine materyaller tasarımlarda yerini almaya başlamış. Sergide Van Cleef Arpels, Boucheron, Cartier gibi mücevher markalarından da örnekler var. Önemli isimlerin koleksiyonlarından veya farklı dönemlerin öne çıkmış tasarımcılarının bağışları ile oluşmuş bir sergi... Fotoğraf çekebilmeyi, etkilendiğim parçaları sizlerle paylaşabilmeyi çok istedim ama tahmin edersiniz ki, fotoğraf çekmek yasak. Ama, aksesuvar ve takının özellikle broşların çok gündemde olduğu günlerde, bu müzeyi gezmek çok keyifliydi. Görüntüleri olmasa da, bilgileri sizlerle paylaşmak istedim. Paris'e yolunuz düşerse görmenizi tavsiye ederim. İyi haftalar!
Dilek Hanif
|