Savaşta çocukları koruyun! (Anneleri ölebilir!)
Önceki gün 37 çocuk daha öldü bir çırpıda... Irak'ta bomba üstlerinde patladı. Amerikan topu mu, direnişçi bombası mı? Ne farkeder! Öldüler ölmesine de; dünyada -ve ülkemizde- kimi gazetelerin birinci sayfalarından haber olmayı yine de beceremediler. Ölümleri öteki haberlerden daha önemli görülmedi. Aynı gün Filistin'deki Cebaliye kampı İsrail tanklarının hedefiydi. Ölen 26 Filistinliden çoğu çocuktu. Onlar arka sayfalara da giremediler. "Vaka-i adiye"dendi çocuk cinayetleri işgal topraklarında. Çoğu Filistinliydi kurbanların ama... Ne farkederdi namlusundan döne döne fırlayan mermiler için hedeftekinin kimliği? Musevi ya da Filistinli... Mermiler kime denk gelirse artık! Önceki ay da Kuzey Osetya'da ölmüşlerdi topluca. Kim vurduya gitmişlerdi "Rus ve Çeçen teröristler"in arasında. Kim vurduya gittiler hızla değişen dünya gailesinin arasında. Kim kime... Dum duma... Zaten mahkumdular unutulmaya? Hangileri unutulmadı ki?
*** Hangileri unutulmadı ki? Mesela... İlk körfez savaşından sonra uygulanan Amerikan ambargosunda kaç çocuk öldü bilen var mı ki? Yüzbin rakamı ne ifade ediyor sıfırlar yan yana konulunca? Sıfıra sıfır elde "yok" yüzbin çocuk! Her sıfır "yok" olan bir çocuk! Futbolu severiz biz ulusca... Misallerimiz de futboldan olmalı olunca. Şükrü Saraçoğlu'na elli bin çocuk doldurun... Otuzbin kadar da İnönü Stadı'na... Yirmibin de Ali Sami Yen'e... Rengarenk giysileri içinde çocuklar... "On günlük"ten on yaşına kadar. Bağırıp çığırıp şarkılar söylüyorlar tribünlerde. Çığlık çığlığa... Sevinçleri, mutlulukları ve çocukca umutlarıyla. Sonra simsiyah bir bulut çöküyor üstlerine üstlerine... Savaşın ve savaş sonrasının ambargoları... Sesler kesiliyor.. Renkler soluyor. Saraçoğlu'nun, İnönü'nün, Sami Yen'in tribünlerinde yüzbin ölü çocuk... Yüzbin ölü çocuk! Yüzbin! Adlarını yazsak sığar mı bu gazetenin sayfalarına... Oysa adları vardı... Şimdi yok! Irak'ın bugününde ve geleceğinde olmayacak adları. Nüfus dairelerinde, evlenme cüzdanlarında, sınav kağıtlarında, iş başvurularında, maaş bordrolarında, arasına uçak bileti sıkışmış pasaportlarında... Vesaire... Vesaire... Onlar yalnızca sayıdır artık altı haneli: Yüzbin ölü çocuk sadece; yüzbin mis kokulu velakin boynu kırık hanımeli!
*** Lakin... Rahat edebilirsiniz artık... Çocuklar savaşlarda ölmeyecek bir daha... O Salı akşamı... Birbiri ardına atılan gollerin hengamesinde, kimsenin farkına varmadığından eminim. Ama savaş lordları görmüştür mutlaka yapılan o "sorumlu" çağrıyı. Şöyle yazıyordu ekranda, maçların öncesinde ve devre arasında kocaman puntolarla (fonda hayli etkileyici bir müzik ihmal edilmemişti): SAVAŞTA ÇOCUKLARI KORUYUN! Anlaşıldı mı Bay Bush, Bay Blair, Bay Putin ve öteki liderleri yer kürenin: Savaşta çocukları koruyun. Veya çocukları savaştan ve savaşın tehlikelerinden koruyun... Yani onları karıştırmayın bu işe... Biraz özen gösterin yani... Buydu yani... Budur işte..Budur... Çocuklar ölünce işler karışıyor, sırlar dökülüyordu ya... Sırlar! Öyleyse... Demek ki... Önlem alın biraz, dikkatli olun tamam mı? Tamam! Çocuklar sığınaklarda! Devam! Ateeeeş!
|