Çağdaş olmak istemiyorum!
Zamana uyanlar, çağı yakalayanlar... Çağın önünde gidenler, bir de gerisinde kalanlar... Hiç kendinizle ilgili düşünür müsünüz benim gibi; 'ben bu çağın neresinde yer alıyorum' diye. (Bilim adamlarını tamamen soyutlayalım. Tabii yüce Atamız gibi çağın önünde gidenlerden de bahsetmiyorum. Biz sıradan insanlar için geçerli bu söylediklerim.) Bütün insanların en ciddi kaygısı yaşlanmak. Bunun için hepimiz kendimize göre yöntemler geliştiririz. Amaç bir nebze olsun bu süreci yavaşlatmaktır. Kimi kendine göre spor yapar, düzenli yaşar; kimi otlara, çöplere yönelir. Kimimiz estetikçileri zengin eder ki, bu da bana hep şu fıkrayı hatırlatır: Yaşlı karı-kocayı Azrail yoklamış. 'Sizi almaya geldim' diye. Acayip panik olmuşlar, yalvarmışlar, 'Yapacak işlerimiz var ne olur bir gün izin ver.' Azrail de 'Peki, yarın o zaman' demiş. Karı-koca ne yapsak ne etsek deyip, ertesi gün bebek kıyafetleri giyip ağızlarına emzik almışlar. Azrail ertesi gün gelip bakmış, 'Hadi bakalım atta...' demiş. Günde en az yirmi kere 'çağdaş insan' başlıklı cümleler duyarız. Nedir çağdaş insan? Hani dadaş desek, bütün ülke çoluk çocuk ne olduğunu bir çırpıda söyleyebiliriz. Cümle içinde kullanmak da kolay. 'Ben çağdaş insan gördüm', 'Biz çağdaşlara gittik', 'benim çağdaşımı gördünüz mü?' Peki nasıl çağdaş olunur? İki-üç üniversite bitirsem, ülkemin politikasını ekonomisini hatmetsem, 6-7 dil öğrensem, dünyayı dolaşsam... Homeros kadar tarih bilsem, bütün kitapları okuyup filmleri seyretsem... Onu etsem bunu etsem... Sonra bütün insanları bu bilgi birikimlerimden yararlandırmak yerine aşağılayıp küçümsesem! En ufak bir çıkar çatışmasında, beraber uzun zaman dilimleri paylaştığım insanların en mahrem yönlerini deşifre etsem... Bütün bilgilerimi, zekamı beni sinirlendiren, gıcık olduğum insanları yok etmeye yönelik planlar yaparak kullansam... 'Ben dünyayı görmüş insanım ne var bunda' diye örf ve adetlerimi altüst edecek davranışlar sergilesem, 'bıktım sizin bu örümcek kafalarınızdan' diye başlayan cümleleri sürekli kursam çağdaş insan olur muyum? Olmıycam, olmıycam, olmıycam... Ben çağdaş olmıycam. Bazen düşüncelerimi yazıyla çok iyi anlatamıyorum. 'Beni anlayan anlar' mantığıyla kendimi savunmak da istemiyorum. Zaman içinde bu kalemi iyi kullanacağımı, beynimdeki bağlantıları daha iyi kuracağımı biliyorum. Aslında konuyu bu kadar döndürüp dolaştırmadan, cart diye ne söylemek istediğimi en baştan daha yalın, daha sade bir dille söyleyebilsem.. İçimdeki 'birileri alınır birileri kırılır' hassaslığından çıkıversem.. 'Arkadaşlar kaç gündür Leyla Umar'ın röportajını okuyorum çok etkilendim ama ne ayıp ya' desem... İnsanların özel hayatlarını böyle deşifre etmesi doğru bile olsa, 20 yıl birlikte yaşadığın insan hakkında nasıl bu kadar zalim olursun' diyebilsem 'dan' diye... 'Madem bu kadar kötüydü ne işin vardı' diye bağırsam.. Bunları anlattın da ne oldu, adamı dövmeye mi gidelim, işten kovalım, annesini mi taşlayalım? Hadi bunları yaptık diyelim, bunlar senin acılarını, hırslarını azaltacak mı? Hadi azalttı diyelim. Niye biz dövüp kötü olalım hiç tanımadığımız adamla? Kendin dövseydin madem! Sakın yanlış anlamayın. 'Niye yaptın, niye yaşadın' ya da 'çocuğuna ya da kendine niye yaşattın bunları' demiyorum. Ben gene anlatamadım galiba..
|