| |
|
|
Necdet Uğur ve polis kökenli politikacılar...
Hayat bir film, ya da bir tiyatro oyunu gibi. Oyun ezelden ebede bitmeden devam ediyor. Ama sırası gelen oyuncular, sonsuz yolculuklarına çıkmak için, oyunu terk ediyorlar. Baş rolde olmak veya figüranlar arasında bulunmak hiçbir şeyi değiştirmiyor. Gerçekten mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla dolu. Bilge insanlar bu gerçeğin bilincinde. Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışıyorlar ve yarın ölecekmiş gibi davranıyorlar çevrelerindekilere. Toprağa verdiğimiz Necdet Uğur da, kubbede hoş seda bırakan oyunculardandı. 1970'lerin sonunda Milli Eğitim Bakanı olarak görev yaparken, hem eğitim camiasına hizmet etti, hem de onu bu göreve getiren CHP'nin yüzünü ağarttı. Öğretmen atamalarında ideolojik ayırımcılığı ortadan kaldırmak için verdiği çaba, bugünkü YÖK'ten çok farklı bir yapılanmayı öngören üniversite reformu çalışmaları Bunlar hep hatırlanacak. Bunların ötesinde, ciddi ve tutarlı bir politikacıya örnekti Necdet Uğur. Politikacının ölmeden önce de "Devlet Adamı" olabileceğini kanıtlamaya çalışan türden bir politikacıydı. Hep, Harp Okulu mezunlarının politikaya sert veya yumuşak geçişleriyle ilgileniriz. Oysa Türk politik yaşamında "Polisler", askerlerden daha aktif olmuşlardır son dönemde. Necdet Uğur da, Emniyetçilik yolunu seçmiş bir idareciydi. Önceki gün Hasan Pulur'un da yazdığı gibi, basın mensupları Necdet Uğur'u, Sungurlu Kaymakamı'yken, İstanbul 2'nci Şube Müdürlüğü'ne atandığı sırada tanıdı. Bunları düşününce, polislikten politikaya geçmiş ve ün yapmış bazı isimleri aklımdan geçirdim. Kemal Aygün,Orhan Eyüboğlu, Nevzat Ayaz, Ahmet Topaloğlu, Mehmet Ağar, Hayri Kozakçıoğlu, Necdet Menzir, Ünal Erkan, Sadettin Tantan Hatırlarım... Nevzat Ayaz İstanbul Valisi olmuştu. Kendisini ismen tanıyorduk. Bir gün arkadaşım ve meslektaşım Yılmaz Çetiner'le, Sahil Yolu'ndaki Kalyon Oteli'nde öğle yemeği yiyorduk. Birazdan Halit Narin, yanında bir beyle salona girdi. Bizi görünce yanımıza geldiler. Narin yanındaki kişiyi tanıştırdı bize: - Yeni valimiz, Nevzat Ayaz, dedi. Nevzat Ayaz el sıkıştıktan sonra bana döndü, - Ben sizin babanızın arkadaşıydım. Onu 1957'de ben tutuklamıştım, dedi. 1957 seçimlerinin sonuçları açıklanınca çıkan Gaziantep Olayları nedeniyle, bir sabah gün ağarırken babamı polisler alıp, Ankara'dan Adana Cezaevi'ne götürmüşlerdi. Babam Cemil Sait Barlas ve 40 arkadaşı daha sonra da Yozgat Cezaevi'ne taşınmışlardı. Demek o sırada Nevzat Ayaz da, Siyasi Şube'de çalışan genç bir polis olarak babamın tutuklanması görevinde yer almış ve herhalde Adana yolunda sohbet edip, arkadaş olmuşlardı. Polislikle, Politikacılık arasında "Poli" kelimesi dışında böyle bağlantılar da olur demek zaman zaman. Necdet Uğur hakkında Star'da yazdığı yazıda, Engin Ardıç önemli bir noktayı işaret etmişti. "Neden bazıları CHP'li, Bazıları DP'li (veya AP'li) oldu" sorusuna cevap ararken, şu yorumu getirmişti - Oysa CHP ile DP arasındaki fark, alt tarafı bir 'fraksiyon' farkıydı ve DP de Atatürkçü bir partiydi. Çankaya'da Atatürk'ün eski başbakanı oturuyor, başbakanlık ve bakanlık koltuklarında, meclis grubunda Atatürk'ün çoğu eski mebusu bulunuyordu! Yalnızca biri tüccardan yana öteki bürokrattan yanaydı bu düşman kardeşlerin... Evet... Rahmetle andığımız Necdet Uğur, CHP'nin simge isimlerinden biriydi.
|