Onlar cahil çünkü!
Elbette uzman değilim, elbette uzman görüşüne saygı duyarım. Ama, önceki günden sonra dün de, hele hele Hürriyet gibi bir gazetenin manşetinde, "Deli dana tehlikesi yok" başlığıyla, Prof. Şemsettin Ustaçelebi'nin ağzından... "Kan yoluyla insana geçtiğine dair dünyada saptanmış hiçbir etken yok" beyanını görünce! Abartmak, paniğe yol açmak elbette kötü. Kesinleşmemiş şeyleri kesinmiş gibi sunmak da. Ancak, ciddi bir kuşku varsa, bunun üstünde durmak, hükümetlerin de, tıpçıların da, akademisyenlerin de, gazetecilerin de sorumluluğu olmalı. "Kesin yok" deyip kulağının üstüne yatmak, gözlerini kapatmak, işleri oluruna bırakmak mı doğru... Yoksa, "var ve ciddi bir tehlike kuşkusu mevcut" deyip Batı'da kan konusunda alınan tedbirleri incelemek mi?
*** Bilgisiyle elbette baş edemeyeceğim Profesör, üstelik İskoçya-İngiltere bağlantıları olduğu halde, "vaka yok" diyor... Ben, herhangi birisinin rahatça yapabileceği gibi "var mı" diye biraz araştırıp karıştırıp "varmış" diyorum. Normalde, bu demeçleri veren tıp insanlarının da, o demeçleri alan gazetecilerin de kolayca yapabileceği ve yapması gereken bir şey. Dünkü yazıda bunları sıralamaya çalıştım. Bugün, "deli dana kan yoluyla geçebilir" tespitini en kuvvetle yapanlardan, Edinburgh Üniversitesi Ulusal "Deli Dana Hastalığı" İzleme Birimi Direktörü Prof. James Ironside'in tespitlerini aktarayım. Aktarayım ki, "ürkütücü bir ihtimal" üstüne biraz akıl, fikir çıksın.
*** Ünlü tıp dergisi "Lancet"te de Ağustos'ta yayınlanan araştırmayı yürütenlerden ve kan yoluyla hastalık alan bir kişinin otopsisinden yola çıkan Prof. Ironside, daha birkaç ay önce şunları söylüyordu: * Vakalar gösteriyor ki, kan nakli, deli dana hastalığının geçmesinde etkin bir yol. * Bugüne kadar ölen hastalardan farklı genetik yapıya sahip insanlar da artık kuşku altında. * Bundan böyle, deli dananın yok olan bir hastalık sayılabileceğine dair fikirle oyalanamayız. * Daha önceki hastalar, yeni bir hasta grubunun ilk örnekleri olabilir. * Bunlar, deli dananın uzun dönemli ciddi bir sorun olduğunu kanıtlıyor. * Anlaşılıyor ki, insanlar kan yoluyla bundan etkilenebilir. Uzun süre herhangi bir belirti göstermeyebilir ancak taşıyıcı olurlar. Ve gelecekte, bir gün hastalık açıkça gelişebilir. * Taşıyıcı oldukları süreçte de, başkaları açısından, kan nakli yoluyla hastalığı yayacak biçimde risk taşırlar. Hatta, belki hastane, ameliyat araçlarına, tıbbi cihazlara da bulaştırarak. * İngiltere'de, deli danaya maruz kalmış ama genetik yapılarından ötürü, uzun bir kuluçka evresinden dolayı belirti göstermeyen çok sayıda insanın bulunması muhtemel. * Bu yüzden, gelecekte çok daha fazla vaka görülmesi de ihtimal dahilinde.
*** Zürih Üniversitesi'nden Adriano Aguzzi de, "Bazı genetik grupların hiçbir belirti göstermeden taşıyıcı ve yayıcı" olabileceğine dikkat çekiyor. İngiltere ve ABD'de onca kan tedbiri alınırken... Kan nakli yasaklarına rağmen, et ve benzeri gıda yoluyla hastalık almış ve taşıyıcı haline gelmiş olanların kan vermesinin nasıl kontrol edilebileceği bilinemezken... Bizde "panik yok" rehaveti. Ve bunun için de herhalde "Türkiye'de profesör" olmak gerekiyor! "Gavurlar" cahil, telaşe memuru çünkü!
|