SABAH - 28/09/2004 - Welcome to the club

Şu an 28 Eylül 2004 - Salı tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

	Yazarlar

	Günün İçinden

	Ekonomi

	Gündem

	Siyaset

	» Dünya

	Spor

	Hava Durumu

	Sarı Sayfalar

	Ana Sayfa

	Dosyalar

	Arşiv

	Etkinlikler

	Günaydın

	Televizyon

	Astroloji

	Magazin

	Sağlık

	Cuma

	Cumartesi

	Aktüel Pazar

	Otomobil

	Sinema

	Çizerler

Google Arama

	Welcome to the club
	'Türkiye karşıtlarının tek umudu kaldı'

Welcome to the club

Evet... TCK'nın mecliste kabul edilmesinden sonra katıldığım Avrupa Birliği haftalık basın toplantısında, AB'li meslektaşlarım bana ilk kez böyle selam verdi: Kulübe hoşgeldiniz....

Meslek hayatımda beni daha fazla mutlu eden, gururlandıran başka söz oldu mu anımsamıyorum... 9 yıldır görev yaptığım Belçika'nın başkenti Brüksel'de Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili eleştiriler kadar iltifat dolu açıklamalar da duymuştum daha önce. Ancak hiçbiri bir meslektaşımdan dün duyduğum bu selamlama kadar hoşuma gitmemişti sanırım. Türk Ceza Kanunu'nun TBMM'deki kabulünden sonra, Avrupa Birliği Komisyonu Sözcüsü Jean- Christophe Filori'den "TCK'nın Meclis'ten geçmiş olmasını AB Komisyonu memnuniyetle karşıladı. Türkiye, AB'ye uyum sürecinde çok ileri bir adım daha attı" açıklamasını yaptığı basın merkezinde "Welcome to the club" ve "Welcome to Europe" cümleleriyle karşılaştım.

OSCAR ALMIŞ GİBİYİM
AB Komisyonu basın toplantısı salonuna biraz da geç gelen Fransız gazetesi Le Figaro'nun Brüksel muhabiri Alexandine Bouilhet, önümden geçerken selam verip herkesin duyabileceği bir ses tonuyla "Welcome to the club" diye seslendi. Türk gazetecilerin önünde durarak tekrarladığı ifadesini salonda bulunan Avrupa'nın değişik ülkelerinden gelmiş yaklaşık yüz basın mensubu da onayladı. Filori'nin basın toplantısının tam ortasında arayan Dışhaberler Müdürüm Burcu Yakar, "Yine sessiz konuştuğuna göre toplantıdasın. Ne var ne yok?" diye sordu. Basın toplantısının konusunu anlatırken Le Figaro muhabirinin bana dönüp "Welcome to the club" dediğini söylediğimde Müdürüm ne basın toplantısıyla ne de Filori'nin dedikleriyle ilgilendi. Bana "Fikret bunu yaz. Esas haber bu işte" deyip durdu. Brüksel'de görev yaptığım 9 yıl boyunca, ülkem adına aldığım bu en sıcak kutlamalardan sonra, kendimi Oscar kazanmış bir film yıldızı veya Nobel ödülü almış bir bilim adamı gibi hissetmeye başladım.

FİKRET AYDEMİR