| |
|
|
Sevinmek başka gururlanmak başka
Önce iki örnek vereyim: F.Bahçe, kendi evindeki Avrupa maçlarında 40 yıldır yenilmeyen Manchester United'ı Boliç'in golüyle devirmişti. Elbette sevinmiştik. Bu gerçekten önemli bir başarıydı. Peki ama gurur duymuş muyduk? G.Saray'ın zaferlerden zaferlere koştuğu, Kanarya'nın ise döküldüğü bir dönemde; F.Bahçe, Johnson'ın golüyle Cimbom'u yenmişti. Maçtan sonra medya mikrofonu yönelttiğinde Fatih Terim, "Bunun analizi olmaz ki, bir kere bile üstümüze gelemediler ama maçtan galip çıktılar, söylenecek bir şey yok" demişti. O maçı kazandığımız için sevinmiştik. Peki ama gurur duymuş muyduk? Tabii bunlar uç örnekler. Tamam, Sparta Prag maçında F.Bahçe asla 'mahkum' oynamadı. İyi mücadele etti. Ancak futbolu taraftarları tatmin etmedi. Geleceğe ilişkin güven vermedi. Yine de 1-0 galip geldiği, ilk sınavdan 3 puan aldığı için çok çok mutluyuz. Ama olayın 'gurur' yönü eksik işte. Çünkü arzuladığımız gibi oynamadı takım. Rakibin galip gelmesine yetecek kadar pozisyon verdi. Kendisi ise farka gidecek kadar pozisyona giremedi. Galibiyet sevinç yaratır. İyi futbol ise gurur verir. İkisi birlikte olduğunda ise... Tadından yenmez! Anlaştık mı?
|