| |
|
|
Bakanların beden dili
Esprili konuşmalarıyla tanınan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan şöyle demiş: "IMF olsa da olmasa da, AB'ye girsek de girmesek de bu mali disipline devam edilmesi gerekiyor. Ekonomik yönden bağımsızlığı devam ettirmek buna bağlıdır. Türkiye böylece kalkınmasını sağlam, kuvvetli şekilde yapacak, dışarıda da sözü ona göre geçecektir. Böyle olduğunda Dışişleri Bakanımızın yürüyüşü bile değişecek." Birçok kişi Unakıtan'ın bu tip sözlerini pek önemsemez, 'gırgır' der geçer. Halbuki Unakıtan ekonominin, gündelik hayata nasıl yansıdığına ilişkin çok hoş örnekler veriyor. Yukarıdaki cümlelere sonuna dek katılıyorum: Zaten 'beden dili' dediğimiz, tam da bu değil mi? Kendine güvenen... Arkasının sağlam olduğunu bilen... Hedefine emin adımlarla ilerleyen insanlar gerçekten de 'dik' yürürler. Adımlarını sert, kesin, sağlam bir biçimde atarlar. Buna karşılık; zor duruma düşmüş... Geleceği muğlak... Ne yapacağını bilemeyen insanların adeta kamburu çıkar. Adımları düzensiz, yumuşak ve titrektir. İleriye değil, önlerine bakarlar. Ekonomisi güçlü Türkiye'nin, ordusu da güçlü olur. Bir başbakan, bir dışişleri bakanı daha ne ister? Haa! Tabii bir de blöf yapanlar var. Son yıllarda 'beden dili' konusunun bu kadar öne çıkmasının nedeni tam da budur. Yani: Güçlü olmasa da güçlüymüş gibi, desteği olmasa da tam desteğe sahipmiş gibi görünme merakı... Ancak bunların foyasının meydana çıkması için bir kriz yeter. Ben böylelerini çok gördüm. Krizden önce 'ekin iti' gibi dolananlar, krizde darmadağın olup, 'abi' demeye başlamadılar mı? Unakıtan'ın kriteri yerinde: Bakanların yürüyüşünü dikkatlice izleyin; iyiye mi, kötüye mi gidiyoruz, anlarsınız.
|