|
|
|
|
|
|
Arıza karakterlerin adamı
Oyunculuk, yönetmenlik ve yazarlık... Kariyerindeki her adımda yaratıcı ve sıra dışı olan Ben Stiller, uzunca bir çabanın ardından Hollywood'un en komik simaları arasındaki yerini aldı.
Eğer komedi dünyasında hatırı sayılır yere sahip bir anne ve babanın çocuğuysanız; sahne, oyuncular, kameralar ve daha niceleri günlük hayatınızın bir parçası olmuş ve "şov dünyası" denen o büyülü atmosfer ruhunuza işlemiş demektir. 30 Kasım 1965 New York doğumlu Benjamin Stiller için de benzer bir durum söz konusu. Baba Jerry ve anne anne Meara 1950'lerden bu yana televizyon ve sahne şovlarıyla seyirci karışısındalar. Ebeveynlerin de desteğiyle Ben Stiller, küçük yaşta çok yönlü kariyerine ilk adımını atar. İddialı bir başlangıçla aile dostlarının önünde Shakespeare oyunları sergileyen Stiller, 10 yaşında tek yönlülükten sıkılarak kamera arkasına geçer ve Super 8 kamerasıyla takıntılı filmler çeker. Ben'in, "popülerden intikam alma" takıntısı vardır ve bu ilk sinema filmi "Reality Bites"da açık bir biçimde görülür.
OYUNCULUĞA İLK ADIM Liseyi bitirdikten sonra film eğitimi için UCLA'e giden Stiller, henüz eğitiminin birinci yılını tamamlayamadan derslerden ve ödevlerden sıkılınca New York'a geri döner ve Actor's Studio'da oyunculuk eğitimine başlar. Bu sırada kendini John Guare'nin Broadway'de sahnelenen Tony ödüllü oyunu "The House of Blue Leaves"de profesyonel oyunculuk kariyerine ilk adımı atarken bulur. Kameralarla profesyonel anlamda ilk tanışıklığı ise John Cusack'ın başrolünde oynadığı "Hot Pursuit" adlı 1987 yapımı filmle olur. Boş zamanlarında kısa komedi filmleri çeken Stiller, Tom Cruise'un oynadığı "Color of Money / Paranın Rengi" filminin bir parodisi olan "Hustler of Money"i hem yönetir, hem de ünlü aktörü bizzet kendi canlandırır. Bu kısa film, "Saturday Night Live" yapımcıları tarafından beğenilip programda yayınlanınca, Stiller'ın televizyon şovu yazarlığı serüveni de başlamış olur. "Saturday Night Live" serüveni erken sona erer ancak oyuncu bu sayede MTV için kendi şovunu hazırlama şansı yakalamıştır. "The Ben Stiller Show" ilk gösterildiği 1990 senesinde yeterli ilgiyi göremeyince yayından kaldırılır. "Ben Stiller Show" sayesinde tanıştığı Jeanne Tripplehorn ile altı yıl sürecek bir beraberliğe adım atan oyuncu, 1992-1994 arasında rol aldığı ortalama filmler ve konuk oyunculuklar dışında, zamanının büyük kısmını sinema filmi projesine ayırır ve 1994 yapımı "Reality Bites" filmiyle sinemada yönetmenliğe de el atmış olur. "Reality Bites"dan sonra bir süre "If Lucy Fell", "Happy Gilmore" ve Flirting With Disaster" gibi bağımsız prodüksiyonlarda yer alan Stiller istediği çıkışı yakalayamaz. 47 milyon dolarlık kara komedi "The Cable Guy" da beklenilenin aksine, eleştirmenlerce başarısız bulunur.
BEKLENEN ŞÖHRET GELDİ "1996 VH1 Fashion Awards"ı sunması önerildiğinde sanatçıya yeni bir tip yaratma fırsatı doğar: Derek Zoolander. Şovda kısa filmi gösterilen erkek model Zoolander o kadar beğenilir ki, ertesi yılki şovda da yer alır. Stiller'a aradığı şöhret 1998'de bir Farrelly Kardeşler filmi olan "Ah Mary Vah Mary" ile gelir. Cameron Diaz ve Matt Dillon'la beraber rol aldığı bu film, akıllardan çıkmayacak birbirinden komik ve bir o kadar da hafif espriye gebedir. Yeni yeni kazandığı popülerliğine rağmen garip espri anlayışını ve zeka parıltısını kaybetmeyen Stiller, Janeane Garofalo ile birlikte yazdıkları "Feel This Book"u da aradan çıkarır. "Zırtapoz"u beyazperdeye taşırken senelerdir üzerinde çalıştığı filmin başarısızlığa uğramasını düşünmek bile istemez. Jennifer Aniston ile beraber oynadığı "Along Came Polly"e kadar yaptığı işler pek başarılı olamaz. Ardından gelen "Starsky and Hutch" ve "Envy"den sonra Stiller'ın sinemalardaki en son hadisesi "Dodgeball: A True Underdog Story" de en az önceki çalışmaları kadar "yoldan çıkmış"tır. Spor salonlarının, fitness merkezi haline dönüştürülmesini engellemeye çalışan bir grup uyumsuz insanın bu uğurda dodgeball turnuvalarına katılmasını konu alan filmin çekimleri sırasında Stiller'ın, kazara üç kamera kırıp eşinin yüzüne şiddetli bir darbe almasına neden olduğu da söylentiler arasında... Budd Schulberg'ün aynı adlı romanının beyazperde uyarlaması "What Makes Sammy Run" ise Stiller'ın en son yönetmenlik denemesi. 1998 yılında "Permanent Midnight" ile hayatını yansıttığı, yazar Jerry Stahl'ın senaryosuna yardımcı olduğu filmde arkadaşlık kuramayan ve hayatı koşuşturmayla geçmiş tüm Sammy Glick karakterlerine seslenen Stiller'ın alternatif duruşu bu filme de yansımış gibi görünüyor. Kariyerindeki hemen her adımda yaratıcı olmayı ve sıradışılığı tekdüzeliğe tercih etmiş Stiller'ın oyunculuk, yönetmenlik ve yazarlık denemeleri sırasında zaman zaman anlaşılamamış olması onu yıldırmamış gibi. İzleyicinin Stiller'ın karanlık sularına dalması zaman alan bir süreç, ancak her yeni projeyle seyirci onun garip espri anlayışına biraz daha ısınıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|