  |
|
Efes vurduğu yerden ses getiriyor
Amerikalıların her şeyi bizden daha iyi bildiğine, daha iyi yaptığına inanların sayısı az değildir. Ben bunlardan biri değilim. Ama iletişim konusunda yiğidi öldürüp hakkını yememek gerektiğini düşünürüm. ABD'liler bu işi bilir doğrusu. Kapitalizm ve liberalizm gelişirken iletişimin yerinde sayacak hali yoktu ya... Bu çerçevede 'marka yönetimi' de oralarda pek gelişmiştir. Mustafa Erdoğan'ın hazırladığı DAWOOL adlı gösterinin ilk gecesinde çevremde olup bitenleri izlerken, ilk aklıma takılan kavram 'marka yönetimi' idi... Özellikle de 'marka yönetimi'nin iki ilkesi. Birincisi, Amerikalıların "Be everywhere!" dedikleri "Her yerde ol!"... İkincisi, "Brand extention" dedikleri "Marka genişlemesi!"... Her yerde ol! Efes Pilsen'in büyük başarıyla uyguladığı iletişim ilkelerinden biri. Blues Festivali, Basketbol Takımı, Efes Pilsen World Cup, Tiyatro Oyunları, Sinema Filmleri, Türk Milli Futbol Takımı sponsorluğu, Apollon Tapınağı restorasyonu, Beach Volley desteği... Ve hatırlayamadığımız pek çok etkinlik... Efes doğrudan bira reklamı yapamadığı için 'her yerde olabiliyor', denebilir. Pekiyi ya diğerleri? Turkcell, Coca-Cola, Vestel, Arçelik, Ülker, Avea, Pepsi Cola, Garanti, Eczacıbaşı vb... Bunlar da mı, reklam yasağı kurbanı ve o yüzden her yerde olmaya çaba harcıyorlar? Efes DAWOOL'a öyle bir sponsor olmuş ki, anlatılır gibi değil. Hem oyunun içinde (ürün yerleştirme) hem oyunun dışında... Gösterinin adı bile "Efes Pilsen ile 35 yılın ritmi, Dawool!" Logo, biletlerden dev ekranlara kadar her yerde dolup taşıyor. Efes'i kutluyorum. Çok akıllıca bir iş yapmış. Verdiği paranın karşılığını misliyle alıyor. Bu arada herkes kazanıyor... 'Marka genişlemesi' için de Mustafa Erdoğan'ı kutlamak gerekiyor. Anadolu Ateşi'nin fırtına gibi rüzgarını almış arkasına, onun referansıyla, sadece yazılı basın ilanlarıyla Açıkhava Tiyarosu'nu doldurmuş. Bir markaya yaptığın yatırımı o markanın kardeşleri için de kullan! Özetle, ilke bu. Her ne kadar Anadolu Ateşi gibi çok başarılı bir işin arkasından gelmek, onunla karşılaştırılarak dudak bükülme riskini beraberinde getirse de, İstanbul'un günlük yaşamından dans ve ritmle kesitler veren Dawool, Erdoğan'ın bireysel markasını da uçuracaktır. Eksikleri yok mu? Var. Bir: İstanbul seksi bir kadına benzer. Cinsellik biraz eksik. İki: Roman dansı mükemmel. Biraz daha uzatılıp finale kaydırılabilir. Üç: Starlarının altını daha kuvvetli çiz. Pop kültürü star kültürüdür. Dört: İş kurtulmuş. Korkma. Bomba gibi iş yapar. Beş: Rahatlıkla bir sonraki ürününü düşünebilirsin. Gösteri turnede. Kaçıran İstanbullular üzülmesinler, kışın mutlaka tekrar sahne alacaktır. Bu arada sadece Mısırlı Ahmet'in darbuka gösterisi için bile Dawool'a gidilir!
|