|
|
Bu yabancı ne yazıyor?
İstanbul insanı delirtiyor. Bir kafede uçaklar ve bombalar hakkında yazılar yazan adam gibi.
İstanbul'da hadi şöyle bir nefes alalım dediğimizde gittiğimiz keyifli bir iki tane kafe var. Housecafe'nin eski ortağı Elif, bütün beğendiğimiz cafe'leri sollayacak inanılmaz hoş bir yer açtı. Bebek'te. Geçen akşam üç kız iş çıkışı Mangeri'ya gidip bir şeyler atıştıralım sonra da evde yayılıp malum kız dedikoduları yaparız dedik, dedik de yer bulmak ne mümkün. Uzunca bir bekleyişten sonra nihayet bir yere çökebildik. En sevdiğimiz salatalarımızı ve şaraplarımızı söyleyip yayılmıştık ki gözüme enteresan bir erkek ilişti. Tarzan misali saç sakal birbirine karışmış, gözlükleri çekmiş elinde kağıt kalem bir şeyler yazıp duruyor. Adamın etrafında dünya dönüyor, bağrışlar, çığrışlar, kahkahalar o bana mısın demiyor yazıyor da yazıyor. O yazıyor biz de yayıldıkça yayılıp erkekti, ilişkiydi, seyahatti ne kadar geyik varsa yapıyoruz. Bir saat sonra falan adam hesabını ödedi ve yerinden kalktı. Kalktı kalkmasına da o kadar emekler verip gözünü kırpmadan yazdığı yazıları masada unuttu. Bende bir telaş yazıları alıp, arkasından koşturmak istedim. Fakat kafede çalışan bir arkadaş "Durun o her gün gelip burada bir şeyler yazıyor sonra da yazdıklarını bırakıp gidiyor" dedi. "Allah Allah ne iştir" deyip yazdıklarını okumaya başladım. Şimdi sizi hayal kırıklığına uğratacağım, öyle sandığınız gibi gönlü kırık adam, aşklar meşkler ya da hayata isyanlar çiziktirip falan gitmiyor. Uçaklar, bombalar, suikastler falan var kağıtlarda. "Ne iştir, adam niye böyle terörist ruhlu" deyince, kafedekiler "Siz onu ciddiye almayın, o bizlerden biraz daha fazla sıyırtmış, hep böyle şeyler yazıp gidiyor" dedi. Ne şehirdir bu İstanbul, ne şehirdir ki insanları bu denli çıldırtıp delirtebiliyor. Hepimiz bu metropolde binlerce problemin içinde boğulup gidiyoruz. İlişki problemiydi, iş problemiydi... Bu metropolde yaşamak için para yetiştirmekti, trafikti derken herkes farklı düzeylerde kafayı yiyor. Bazısı çok fazla yiyor, köprülerden atlıyor, bazısı daha az yiyor kendi kendine konuşarak yürüyor, kimisi kafelerde ufak romancıklar yazıp bırakıp gidiyor, kimisi benim gibi onu bunu düzelteceğim derken sıyırtıyor, kimisi karıyı-kocayı takip ederken sıyırtıyor, sıyırtan sıyırtana anlayacağınız. "Eee nettirecez peki" derseniz vallahi bilmiyorum. Aklınıza, fikrinize mukayyet olun, kendinizi size kafayı yedirtecek insanlardan uzak tutun. Kendi kendinize daha doğrusu kendinizden mutlu olmanın yollarını bulun. İnanın o kadar önemli ki bu size bunu çok inanarak söylüyorum çünkü bu aralar inanılmaz iyiyim.
AYŞE
|