| |
Katı ve sıvı
Geçen haftalarda İstanbul'u seller götürürken Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Feriye'de kendi bakanlığının on iki pilot bölgede uygulayacağı yeni müfredat programını açıkladı. Şimdi bu çok önemli olayın medyada da ciddi biçimde yer aldığını izliyoruz. Ben, Çelik'in basın toplantısını izlerken, en çok "Newton'cu paradigmadan kuvantumcu paradigmaya" geçmek istediklerini söyleyen cümlesini duymaktan memnun oldum. Fizik bilimindeki bütün çağı etkileyen çok sarsıcı bir gelişmenin resmi bir ağızla buluşmasını çok önemsedim. İnsanoğlu, var olduğundan beri kendi kimliğini, toplumu ve içinde yer aldığı çevreyi sorgulayıp duruyor. Cevaplar her çağda biraz daha değişiyor. Bizim yabancı kaldığımız mitoloji de, aslında bu sorulardan ve bu sorulara o dönemin bilgi birikimi ile verilmiş eğlenceli cevaplardan ibaret değil midir?
*** Sanayi Devrimi sürecinde Newton insanoğlunun çevresi ile ilgili merakına doyurucu bir cevap getirmiş. Fizik bilimi evrenin yasalarını bulmuş... Newton'un bulduğu "mekanik işleyiş yasaları" daha sonraki yaşamın biçimini belirlemiş. Newtoncu algılama, dünyayı oluşturan atomları sert, nüfuz edilemez kabul etmeye devam etmiş... Dünyaya "katı cisimlerden oluşmuş bir gerçeklik" olarak bakınca algılama da tümüyle değişiyor. Bir kere algılamanız bütünlükten uzaklaşıp, bölümlere indirgeniyor. Parçaları tecrit ederek, sistemin bütününü anlamaya çalışıyorsunuz. Parçaları birincil özellikleriyle analiz ediyorsunuz. Dünyanın katı atom parçalarından oluştuğu inancı sonunda size kurallara tabi, basit, kontrol etmesi kolay bir dünya anlayışı veriyor. Olup biteni bir saatin mekanizmasını izler gibi izlemeye koyuluyorsunuz. Dünyaya bakışınızı bu oluşturuyor. Newtoncu paradigma ile kuvantumcu paradigmayı en anlaşılır ve rahat bir biçimde anlatan Danah Zonar "atomcu modelin bütün batı paradigmasının temeli haline geldiğini" söyler. Nasıl mı Thomas Hobbes ve John Locke gibi siyaset felsefecileri bireyi toplumun atomları olarak algılamışlardır. Toplumun kurum ve yasaları, bireyleri bir arada tutan ve kontrol eden kuvvetlerdir. Daha sonra Freud, Newton'un atomculuğunu modern psikolojiye uygulamış, her birimizin tecrit edilmiş olduğumuza kanaat getirmiştir. Benliğin sınırları katı ve nüfuz edilemezdir. Batı tıbbı da, bedeni ayrı ayrı işleyen parçaların toplamı olarak görür. Adam Smith de ekonomiye iş bölümü açısından bakar.
*** Halbuki, kuvantumcu fizik, "katı" nın yerine "sıvı" yı koyuyor ve her şey kökünden değişiyor. Şunları birlikte okuyalım: "Kuvantum fiziği bize dünyanın şu ya da bu tür ayrı ve katı nesnelerden oluşmadığını öğretir. Gerçekliğin en temel düzeyinde, fiziksel sistemler dinamik enerji kalıplarından oluşur. Bohm bütün evrenin karşılıklı etkileşim içinde örtüşen, çaprazlaşan ve 'parçalanmamış bir bütünlük kalıbı' içinde iç içe geçen, dinamik enerji kalıplarından oluştuğunu yazar. Her bir kuvantum 'parçasının' saptanabilecek, ölçülebilecek ve zaman ve mekan içinde yerleştirilebilecek, parçacık benzeri bir yanı vardır. Her bir parçanın gelecekteki olanakları ve hatta gelecekteki kimliği bütün öteki parçaların olanak ve kimlikleriyle içsel olarak bağlıdır. Hiçbir parça herhangi bir kayba ve çarpıtmaya yol açmaksızın soyutlanamaz ve ele alınamaz." Eski Yunan'da Ege adalarını Hera'nın koca memeleriyle açıklayan insanlık, sanayi döneminde mekanikçi bir anlayışa ulaştı. Dünyanın makro işleyişini çözdü. Şimdi daha ileriye gidiyor. Atom altı parçacıkları keşfediyor. Katı olarak algılamaya çalıştığımız bir evrenin, şimdi sıvıların hareketine göre işlediğini kabul kolay değil... Ama çağın dönüşümünün temelindeki asıl sihri bu yaklaşım oluşturuyor. Artık bizim çocuklarımız da çağın yeni anlayışını öğrenerek daha da önemlisi kavrayarak yetişecek. Türkiye'nin geleceği için belki en mutlu haber bu.
*** NOT: Mehmet Altan, bugün saat 16.00-18.00 arası Megavizyon' un Nautilus Alışveriş Merkezi şubesinde son kitabı 'Bir Gecelik Aşklar Nereye Gider' i imzalayacak ve okurlarıyla söyleşecek.
|