| |
|
|
Bu kadar da kötümser olunmaz ki!
Dün arkadaşımız Ömer Lütfi Mete, Mustafa Sarıgül hakkındaki son yayınları, ustaca ele almış ve şöyle yazmıştı: "Önceki gün radyo dinlerken bir dergi reklamına denk geldim: - Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün trilyonluk yolsuzlukları.. Harika değil mi? Sen misin Baykal'ı silkelemeye kalkan?! Öyleyse hem bayram, hem de seyran; eniştem beni niye öpmesin Sorun, adaletin taktik bir alet haline getirilmesidir. Ne yazık ki kimse mutlak adaletin peşinde değil.. Kahredici bir çoğunluk sadece kendisi için yararlı olacak hukuki sonuçları kovalıyor." Çeşitli yerel ve evrensel benzer örnekler vererek "Zamanlamacı Yaklaşımlar" ile adaletin " Taktik Alet " haline getirilmesinden yakınan Ömer Lütfi Mete'ye katılmamak mümkün değil. Ama aynı yazının sonundaki şu yargı bölümüne katılmak da imkansız bana göre: "Dünyanın gerçeği o ki, bu süreçte artık medya ve adalet, insanlık için bel bağlanabilecek birer mekanizma olmaktan çıkmıştır. Kabul etsek de, etmesek de laik ve liberal ahlak denizi bitti. " Engizisyondan, kısas hukukundan, karanlık çağlardan bugüne gelen insanlık, yaşanan krizleri de yine laik ve liberal ahlakın aklı ile aşacaktır. Çünkü liberal olmayan ahlak ve hukuk türlerinin nasıl olduklarını, dünya yaşayarak öğrendi.
|