Çulsuz onur...
Kullandıkları şablonlar bitti. Ezberledikleri kelimeler tükendi. Dünyayı, iğrendikleri ülkeleri, nefret ettikleri insanları içine gömdükleri kavramlar paslandı. Oysa ne kolaydı. ABD yönetiminin ağzıyla çevrilecek... "Diktatör" denecek... "Kitle imha silahı" denecek... "Füzelerin menzili bize uzanıyor" denecek... "Terörist" ve "terörle mücadele" denecek... "Demokrasi ve özgürlük götürmek" denecek... "Asker gönderelim, söz sahibi olalım" denecek... Her şey açıklanmış olacaktı.
*** Diktatör kalmadı. Kitle imha silahı bulunamadı. Füzeler filan fos çıktı. Teröristten ziyade halk, terörle mücadeleden çok halkla savaş oldu. Demokrasi diye kukla bir rejim, özgürlük namına aşağılık işkenceler, katliamlar yerleşti. Türkiye, bulaşmanın değil, bulaşmamanın siyasi, diplomatik, ekonomik, insani tesellisini buldu. Hiçbir şey açıklamamışlardı. Dilleri tutuldu.
*** Türkiye'de yazan, çizen, düşündüğünü iddia eden, fikir beyan eden, insanların değerlendirme tarzını etkileme imkanı bulunan herhangi birisi... En azından, bir kısım ABD'liden farklı olarak, söylemiş olduklarını biraz gözden geçirir, geriye dönüp bugün biraz utanır, bir "Bush papağanı" gibi cırtlak cırtlak çığırttıklarının nasıl bir yanılgı olduğunu, nasıl yanıltıcı bir propaganda aracı haline sokulduğunu biraz düşünür. En azından, "baldırı çıplak" diye aşağıladığı yanı başındaki bir ülke insanlarının... Kendilerini diktatörden kurtarsa bile, işgalin tüm onursuzlaştırıcı, kırıcı, yıkıcı çirkinliğine karşı öfkesinden, ölümüne tepkisinden içi daralır. Vicdanı şöyle bir sarsılır. Tarihin ve insanlığın alfabesini bir başka gözle okumaya başlar: "İşgal" der... "Millet, halk" der... "İnançlar, kutsallıklar" der... "Onur" der... "İsyan" der... "Direniş" der.
*** Lakin, nerede! Ekonomik, finansal, askeri açıdan eşitsiz bir gücün, güçsüze dayatmasında ve dayanmasında adeta "orgazm" olanlar... Bunu, sözde medeniyet, demokrasi, özgürlük gibi değerlerle açıklarken... Aslında, varlıklının, karşı konulmazın, cazibe merkezinin, kendi hayat tarzlarının en üst ifadesinin; cahiller, geriler, zayıflar, ahaliler, paryalar, barbarlar üstündeki her türlü üstünlüğünün bir simgesi, kendi hayat tasavvurlarının hükmen galibiyeti sayarak da tatmin olmuşlardı. Hayran olduklarının, tiksindiklerine karşı ebedi zaferi. "Çulsuzların isyanı" hep en büyük kabusları olduğu için. Irak biraz da, "medeni zulüm" ile "çulsuz onur" üstüne tefekkür dönemecidir. Yüreği alabilen, vicdanı düşünebilen, aklı hissedebilen için.
|