|
Büyük Ustanın Anıları
|
|
Lütfi Ömer Akad Yeşilçam'ı anlatıyor.
Sinemamızın yaşayan en büyük ustası, sinema dilinin öncüsü Lütfi Ömer Akad'ın anı kitabını okudum tatilde...
*** Anılarıyla Yeşilçam'a ışık tutuyor
Türk sinemasının yaşayan en önemli isimlerinden Lütfi Ömer Akad, anı kitabı "Işıkla Karanlık Arasında"da Yeşilçam tarihinden kesitler sunuyor. 88 yaşındaki "Lütfi Hoca", bu kitapla büyük bir anlatı ustası olduğunu da kanıtlıyor.
Sinemamızın yaşayan en büyük ustası, sinema dilinin öncüsü Lütfi Ömer Akad'ın anı kitabını okudum tatilde... 600 küsur sayfalık dev bir kitap, "Işıkla Karanlık Arasında". Ama uzunluğuna karşın nasıl kolayca ve büyük keyifle okunan bir kitap olduğunu anlatamam. Çünkü Lütfi Hoca'nın bilinmeyen bir özelliği varmış meğerse... O tam bir anlatı ustası, kişisel üslubu olan bir yazar. Senaryo yazdığını biliyorduk ama böylesi bir anlatıyı bu düzeyde yazmak? Bravo... 1916 doğumlu olduğuna göre bugün 88 yaşındaki ustayı okurken, ben de onunla ilişkili kendi anılarıma daldım. İlk nerede tanışmıştık? Hiç çıkaramıyorum. 1960 sonlarında Sinematek Derneği, onun o dönemde bomba gibi patlayan "Hudutların Kanunu", "Ana", "Kızılırmak-Karakoyun", "Vesikalı Yarim" gibi filmlerine sahip çıktığında ya da derneğin organı Yeni Sinema'da "Kader Böyle İstedi" üzerine uzun bir yazı yazdığımda olmalı...
GERÇEK BİR DOST 70'lerde o, başyapıtları sayılan Gelin/Düğün/ Diyet üçlemesini verirken bir araya gelip konuştuk. Onunla "Bir Sanatçının 24 Saati" başlıklı bir söyleşi de yaptım. Sonraları o sinemayı bıraktı. Ama biz hep görüşmeyi sürdürdük. Çeşitli mekanlar anımsıyorum. Önce bir aralar oturdukları Mecidiyeköy'de bahçe içindeki ev. Anılarında şöyle anlatıyor: "Bir köşesini sebzelik olarak ayırıyoruz. Armut ve dut ağacını çevirdiğimiz alçak taş duvarın bir köşesine bir ocak kuruyoruz. İki kanadın köşe yaptığı yerde, giriş kapısına yakın, daha şimdiden gelişmiş bir gülibrişim ağacı var, hemen dibinde bir musluk ve kuşların yıkanabildiği, derin olmayan mermer bir yalak. Kendimize yeni bir dönem için farklı bir dünya kuruyoruz." Sonra halen oturdukları 4. Levent'teki evlerinde, bizim 4. Levent'teki evimizde... Bir dönemde, Lütfi Hoca ve eşi Şükran Hanım, sinema profesörü Alim Şerif Onaran ve eşi Sabahat Hanım'la çok görüşür, karşılıklı gelip giderdik. Bu toplantılara zaman zaman Engin Ayça, eşi Gülsen Tuncer ve de sevgili Türkan Şoray da katılırdı. Ne çok resmimiz var o günlerden...
Alim Hoca ve eşi rahmetli oldular. Allah geri kalanlara ömür versin... Lütfi Hoca'yla yıllarca ders verdiği Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Enstitüsü dekoru içinde, festivallerde, Altın Lale veya bizden onur ödülü aldığı SİYAD törenlerinde ve daha birçok yerde birlikte olduk. O benim için hep örnek bir insan, gerçek ve candan bir dost olarak kaldı. Bilgisine, tevazuuna, çağdaşlığına hep hayranlık duydum. Kitabını büyük bir keyifle okudum, baş köşeme koydum. Bu kitaptan özellikle sinemamızın ünlüleri üzerine özenle seçtiğim kimi alıntılar vermek istiyorum. Böylece hem Lütfi Hoca'nın üslubu, hem de Yeşilçam tarihinden kesitler sizin önünüzde de yaprak yaprak açılacak.
|