kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Onun Hayaletleri Çok Başka
Onun Hayaletleri Çok Başka


Pınar Kür'ü andım bu yaz. Çünkü tatilimde okuduğum kitaplardan biri, onun "Hayalet Hikayeleri" idi. Ağzımda unutamadığım bir lezzet bıraktı. Okuma zevkimi yeniden kazandım.

Türk edebiyatının kadın yazarlarının çoğuyla tanışırız. Ve hemen hepsiyle dostluk ilişkilerim vardır. Rahmetli Tomris Uyar örneğin... Füruzan belki en çok sevdiklerimin başında gelir: Birbirimizle bitmez tükenmez şakalarımız, karşılıklı takılmalarımız vardır. Benim için görüntüsü hep Salim Şengil'le yanyana olan Nezihe Meriç, yine Adnan Özyalçıner'in ayrılmaz parçası Sennur Sezer, tam bir İstanbul hanımefendisi olan Nezihe Araz, sevgili dostum Işıl Özgentürk ve daha başkaları...

SİNEMA TUTKUNUYDU
Ve de elbette Pınar Kür. Pınar Kür'ü ilk romanı "Yarın Yarın"dan başlayarak hep izledim, yazdığı hemen her şeyi okudum. Hatta kader "Yarın Yarın" ın çoktan unutulmuş sinema uyarlamasında bana rol verdirdi. O dönemde (1980'lerde) çok moda olan panellerden birindeydik. Bir Cumartesi öğleden sonrasında Harbiye Şehir Tiyatrosu'nun fuayesinde. Biz tartışırken bir film ekibi geldi, paneli "Yarın Yarın" filminin bir sahnesi için çekmek istediklerini söylediler. OK dedik ve çektiler. Ne yazık ki film (Hülya Avşar'a rağmen) hiç başarılı olmadı, ben bile gidip göremedim!... Pınar'la öyle önceden programlanmış beraberliklerimiz, yeme-içmelerimiz olmadı. Bu yüzden birlikte resmimiz de yok. Ama ne zaman karşılaşsak ki son yıllarda bu karşılaşmalar İstanbul Film Festivali'nde oluyor- 40 yıllık dost gibi konuşuruz. O keskin zekası, sinemaya olan tutkusu ve şaka yeteneğiyle, benim favori yazar dostlarımdan biridir. Tek oğlu Emrah (Kolukısa) da ona çekmiş, tam bir sinema hastası olmuştur: CNBC-e'nin program danışmanı ve dergisinin yazarlarındandır. Pınar Kür'ü andım bu yaz. Çünkü tatilimde okuduğum kitaplardan biri, onun "Hayalet Hikayeleri" idi (Everest Yayınları). Bu kitap, benim ağzımda hala unutamadığım bir lezzet bıraktı. Çalakalem yazılmış kimi yeni romanların bozduğu dil zevkimi, o kitaplardaki yanlış kullanımların yerinden oynattığı okuma keyfimi, onunla yeniden kazandım. Özellikle ilk hikaye olan "Hayalet Hikayesi", aynı günlerde okuduğum Paul Auster'in başyapıtı "Kehanet Gecesi"ne benzer bir tad bıraktı bende. Benzedikleri için değil, ikisi de birçok düzeyde birden gelişen, bir dil mühendisi tavrıyla kurdukları karmaşık, yoğun, neredeyse şaşırtıcı yapıları ve anlatım ustalıkları nedeniyle... Kür'ün toplam beş hikayesindeki "hayaletler" çok farklı konumlarda. Kimisi hikayenin içinden geçip gidiyor, kimisi asıl kahraman... Kimilerinin hikayeyi anlatan kişi olduğunu son anda anlıyorsunuz, kimileriyse sanki dışarda, ama hikaye onların üzerine inşa edilmiş. Niyetim kitap eleştirisine başlamak değil... Ama çok sevdiğim bir kitabı duyurmak gibi zevkli bir işin yanısıra, özellikle sinemadaki hayaletleri düşündüm. Hele insanlar ve hayaletler arasında geçen bir aşk öyküsü olan "Marie ve Julien'in Hikayesi"nin sinemalarımızda oynadığı şu günlerde... Hayaletler hep vardı. Daha Homeros'un destanlarından beri... Ölümü tam bir son olarak kabul etmeyen tüm uygarlıklarda, ölülerin geri dönüp canlıların yanıbaşında bulunması, anlatılara konu oluşturmuştu. Japonlar da kültürleri gereği buna inanırlar ve başta ünlü "Rashomon" birçok hatırlanan filmde hayaletler vardır, gereğinde yardıma bile çağrılır. Amerikan sineması da hayaletleri sık sık kullandı. 1930-40'ların "The Uninvited- Davetsiz Misafirler", "Hayalet ve Bayan Muir", "The Portrait of Jennie- Hayal Kadın", "The Haunting- Hayaletler Evi", "Cennet Beklesin" gibi filmleri hatırlanabilir. "Topper" serisinde ve bundan esinlenen "Bir Hayaletle Evlendim", "Hayalet Batıya Gidiyor", "Ben Çağırmadım" gibi filmlerde, ölü bir eşin hayaleti evin içindedir ve karısının (ya da kocasının) yeni eşiyle mutlu olmasını kendince engellemeye çalışır!.. Rene Clair, Jean Cocteau gibi gerçek-üstücü sayılan Fransız yönetmenlerinin kimi filmleri de hayaletlerle doludur.

MUTLAKA OKUYUN
Hayaletler son yıllarda yeniden gözde oldu. Ünlü "Hayalet Avcıları" serisi, metropolda aramıza karışmış yaşayan hayaletleri kovmayı profesyonel bir iş haline getirmiş olan bir ekibin serüvenlerini anlatır!... Yine çok ünlü "Hayalet" filminde, Demi Moore'un yanıbaşında ölmüş sevgilisi Patrick Swayze hep vardır ve ona destek olmaya çabalar. Demek ki hayaletler, artık korkulacak şeyler olmaktan çıkmış, yanıbaşımızda bizim mutluluğumuz ve iyiliğimiz için çalışan cennet yaratıklarına dönüşmüşlerdir. Bir zamanların fantastik sinemasında zaman zaman karşımıza gelip bizleri korkudan titreten hayaletler, artık TV dizilerinin de yardımıyla, gerçek anlamda evin içinde olan ve neredeyse sevimli yaratıklardır. Üstelik kimi yerli dizilerde bile... Bakınız, vampirleri bile sıradanlaştıran "Angel", "Buffy" vb. dizileri izleyip durmuyor muyuz? İşte tüm bu sıradanlaştırma işlemi içinde, Pınar Kür, has bir yazara özgü olanı yapıyor ve hayaletleri ne ürkünç, ne de sıradan olarak göstermeden, sadece bir olasılık olarak ele alan ve üstelik büyük bir keyifle okunan bir yapıtla karşımıza geliyor. Bu kitabı mutlak okuyun derim. Bu yaz mevsiminin o kadar şişirilmiş birçok kitabından daha önemli ve daha kalıcı çünkü.
DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 İstanbul "müze kent" olacak
 Çok tartışılan şampiyonluk
 Seks paradan önemli
 "İstanbul'un Sesleri" Atina'da
 Karadenizli sanatçılar Açıkhava'da
 Anadolu'nun parlayan yıldızı
 Anadolu'da bin kızım var, öğretmen olacak
 Dönmeyi unutacaksınız
 Deniz manzaralı kulüp
 Bir zamanlar trenleri çok sevmiştik
 Ege köylerine Avrupa standartı
 Yalansız çocuklar ve arkadaşım eşek
 Son düzlükte soru işareti
 Milli golfçülerimiz üç yılda Avrupa'ya adını yazdırdı
 Kırılgan bir şair
 AB kınaya da müdahale etti
 Truva'da bir piyanist
 Şeker kaşıklarını dünyaya tanıtıyor
 600 kişilik dev eğlence ordusu
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Acıdıkça daha çok kaşırsın ya
Kocamı bir otelde Rus bir...
MEHMET ALTAN
Pazar bilmecesi
Modernleşmenin en temel...
Havada şarap tadımı farkı
İki hafta arayla Barselona'ya iki kez gitmem gerekti. THY ve Swiss arasındaki...
İstanbul'un yanı başında tatil cenneti
Avşa Adası, tertemiz denizi ve altın kumsallarıyla tatilcilerin son gözdesi.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.