Doğayı değil, geleceği tahrip...
National Geographic dergisinin ağustos sayısında OYA AYMAN'ın "Köprülerin Yeşil Maliyeti" başlıklı haberine göre "İstanbul Boğazı'ndaki iki köprünün bağlantı yolları yaklaşık 345 hektar yeşil alanı" yok etmiş... İ.Ü. Orman Fakültesi Ölçme ve Kadastro Anabilim Dalı'ndan Yrd.Doç.Hakan Yener'in yaptığı bir araştırma, Boğaz Köprüsü'nün bağlantı yollarıyla birlikte yaklaşık 13 hektar, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün ise 332 hektar orman ve yeşil alanın yok olmasına yol açtığını ortaya koyuyor. İnsan, içinde yaşadığı, soluk aldığı doğayı nasıl böylesine acımasız tahrip edebilir?
Seviyesiz şehircilik 3 Ağustos 2004 tarihli SABAH Posta Kutusu'nda çıkan "Dilek yarımadası satılık mı?" başlıklı yazı üzerine mimar ve kent bilimci Prof.Dr. AHMET VEFİK ALP'in aktardığı düşüncelerine katılmamak mümkün mü? "İstanbul doğumluyum, ancak rahmetli babam Hukuk Dr. Av. Cavit Bey Kuşadalı olduğundan buraya sık sık gidiyorum, burada yazlık evimiz, geniş bir aile var. Babam hayatta, bizler çocuk iken bizleri oralara götürürdü, Kuşadası, Davutlar koyu, Dilek yarımadası bir doğal cennet idiler, şimdi ise mimarlık ve şehirciliğin en pespaye, en kepaze örnekleri burada. 30 senede böyle bir eşsiz doğa, böyle verimli topraklar nasıl yok edilebilir, bunu bir tek bizler mi başarıyoruz bilemiyorum. Bu kadar dengesiz ve seviyesiz şehirciliğe nasıl izin verilir, bu kadar acube yapı nasıl tasarlanır, bu kadar çirkin, zevksiz ve kötü bina nasıl inşa edilir bilemiyorum. Ülkemizin bir mimarlık ve şehircilik hocası olarak eziliyorum, utanıyorum..." Sayın Alp'in de dediği gibi "Şehirler bir toplumun ulaştığı medeniyet seviyesinin fiziksel görüntüleridir." Gerçekten de böylesi seviyesiz bir şehirciliğe nasıl izin verilir?
Hastanede benzin istasyonu Yol uğruna yeşil alanları tahrip ettik, doğal cennetleri satılığa çıkardık, sıra hastane ve kreş bitişiğine benzin istasyonu kurmaya mı geldi? Gaziantep-Kilis Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. KEMAL BAKIR da üniversite içerisinde yapılacak benzin istasyonunun çevre ve toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyeceğini belirterek yetkilileri uyarıyor ve soruyor: "Tıp Fakültesi Hastanesi ve Üniversite Kreşi yakınına yapılacak benzin istasyonu depolarından çıkacak zehirli gazlardan ve olası patlamadan kreşteki çocuklar ile hastanede yatan hastalar büyük zarar görmeyecek midir?"
Katledilen sahiller Kocaeli ili Kandıra ilçesine bağlı, Karadeniz kıyısındaki Cebeci köyü, kumsalı ve ormanı ile bir tatil beldesi... Yaklaşık iki km uzunluğunda güzel bir kumsalı var. SÜREYYA ÖZKAN, yaz aylarında özellikle hafta sonları 5-6 bin kişinin tatil için geldiği Cebeci köyünün sorunlarını anlatıyor: "Yiyecek artığından hurda eşyaya sahil pislik içinde. İnsanlar, ineklerle birlikte denize giriyor, çünkü köyün sakinleri inekleri sahile bırakıyor. Sahilin bir sorumlusu yok ve bedava olduğu için herkes istediğini yapıyor. Can güvenliği diye bir şey yok. Bir gün olsun gelin ve cennet bir yurt köşesi nasıl katledilir görün." Fazla söze ne gerek var? Doğaya saygısını ve sevgisini kaybeden bir toplum, "şimdi"sinden olduğu kadar, gelecek kuşakların mirasından da çalıyor değil midir?
|