Ormanda bir gezinti
Ağaçlara bakarken ormanı görebilir misiniz? İlaçlara bakarken de zihniyeti? Aynı ilacı farklı fiyatlarla satan Roche firması, faturalarla fenersiz yakalanmış görünüyor. Bir de, Al Pacino ve Russell Crowe'lu "Köstebek" filmi mevcut. Yani, bir zamanlar "içeride" olup sırları bilenlerin, ya vicdani ya da intikam amaçlı ifadeleri. Şimdi şöyle düşünebiliriz: Her şeyin normal, piyasa ve hukuk kurallarına uygun cereyan ettiği ilaç piyasasında, daha da ötesi "piyasa"da, aslında uluslararası dev olan bir firma, Türkiye'de böyle "numaralar" çevirmiş ve devleti kazıklamıştır. Böylece, ağaç bir yana, bir "ayrık otu" ile karşı karşıya olduğunuzu düşünürsünüz. Ot yolundu mu yahut nedamet getirdi mi, sorun biter!
*** Oysa ottan, ağaçtan daha ötesine de bakmak mümkündür. Sağlık, tedavi, ilaca erişim bir insan hakkı mıdır... Yoksa piyasaya, yatırımcıların kar hesaplarına terk edilecek türden sıradan bir mal piyasası, arz talep yasası mıdır? İlaç firmaları, ki bazı ürünlerde, bırakın "piyasa"yı, basbayağı "tekel" konumu vardır, şu iddiayı öne sürerler: Biz bir tek ilaç için bile dünyanın parası yatırım yaparak, araştırmalar sürdürerek, uzmanlar çalıştırarak büyük bir kaynak, zaman ve akıl ile işgücü harcıyoruz. İlacın üstündeki fiyat ile "patent" hakkı işte bunun bedelidir. Bu firmaların gücü, bulundukları ana ülkelerin dünya üstündeki ekonomik güçleri ve kural dayatma kapasiteleriyle tüm evrene hükmeder. O zihniyet, Dünya Ticaret Örgütü, gümrük ve ticaret anlaşmaları (GATT) ile dünyadaki 6 milyar insanın üstüne biner. "Ölüm Allah'ın emri", milyonlarca yoksul insanı, özellikle çocukları hayatta tutabilecek ilaç ise şirketlerin mülküdür. Zaman zaman, ne kadar yardımsever olduklarını, mesela Afrika'ya gönderdikleri bayat ilaçlarla ispatlayan bu şirketler, tapulu arazileri üstünde taklit ("jenerik") ucuz ilaç üreterek biraz deva olmak isteyenleri de birer "sahtekar" olarak kovalar, avlar.
*** Oysa, ilaç şirketlerinin o iddiası su götürür. Çünkü, araştırmaların temelini oluşturan çoğu veri, kamunun finanse ettiği üniversitelerden gelir. Araştırmacıların çoğu gibi. Kaldı ki, hammaddelerin çoğu da, yoksul ülkelerden bedavaya kapılan organik maddelerdir. İnsanlığın, halkın, kamunun bu ortak mirası mülkiyete geçirilir, patentle kilitlenir ve "ilaç" adındaki "mal" olarak tekrar onlara satılır yahut "bu fiyata, yersen" denir. Sonuçta, dünyanın en büyük 5 ilaç firmasının değeri, kara Afrika ülkelerinin toplam gelirlerinin iki katını bulur. Yoksulluğu "problem" olarak kabul etmekte herkes hemfikirdir. Çatışmalı nokta, bir tür zenginliğin de ciddi problem olduğudur! Ağaca ya da ayrık otuna bakarken, insan hayatına dair "piyasa"nın, onun hakim zihniyetinin, ne kadar "insani" olup olmadığını bir sorayım dedim! "Kamusal ihtiyaç-özel mülk ilaç" da denebilir bu ormana.
|