|
|
Vah benim gözlemcilerim!
Artık hakem notları açıklanıyor. Kim ne yapmış, ne etmiş, futbol kamuoyu rahatlıkla öğrenecek. Bu haftaya bakalım; hangi gözlemci, hangi hakeme kaç numara vermiş... Şimdi size iki örnek... Rizespor-Fenerbahçe maçının hakemi Kuddusi Müftüoğlu, gözlemcisi Oğuz Sarvan'dan 7.1, Galatasaray-Konya maçında da Cem Papila gözlemcisi Halis Gerçeker'den 7.5 almış. Aralarındaki fark 0.4! Evet yanlış duymadınız, fark minnacık... Sadece 0.4! Sanki kuyumcu terazisiyle tartılmış gibi. Ya da artistik buz patenindeki hakem puanlamaları gibi. Yani, iki yanlış penaltı çalmış, kartlarını yanlış kullanmış, bunlar yetmiyormuş gibi ikinci yarıya çıkarken sarı ve kırmızı kartlarını soyunma odasında unutmuş Müftüoğlu ile Papila arasındaki fark sadece ve sadece 0.4! Şimdi Kuddusi'nin gözlemcisi Oğuz Sarvan'a sormak lazım. Bir hakem daha ne yapmalı ki örneğin 6.5 alsın? Ya da Kuddusi neleri iyi yaptı ki, 7.1 aldı? Niye 7 değil de, 7.1? O, '0.1'i nereden buldun? İşte bunlar benim gözlemcilerim... Adamı tomografi gibi ölçerler, biçerler... İşte bunlar benim gözlemcilerim... Testiyi taşıyanla, testiyi kıran arasındaki farkı sadece '0.4' olarak belirlerler. İşte bunlar benim gözlemcilerim... Hakemleri üzmemek, kırmamak için Türk hakemliğinin içine ederler. Bütün bu gözlemcilerden sorumlu olan kişi ise Ömer Üründül. O bir spor yazarı. Bu uygulama da çok yeni. Ama ben Ömer Üründül'ü tanıdığım için bu uygulamayı destekliyorum. Yani, gözlemci müessesini MHK'den ayırıp başına da hakem kökenli olmayan birinin gelmesi bana göre çok sağlıklı. Şimdi Sevgili Üründül'e sormak istiyorum. Acaba zat-ı aliniz de bu 0.4'lük farkı doğru buluyor musunuz? Acaba bu fark fazla mikroskobik ise gözlemci beylerimiz ile ilgili bir yaptırımınız olacak mı? Sizi yıllardır objektif olarak tanıyan bu satırların yazarına vereceğiniz bir cevabınız var mı? Bak! Sevgili Ömer AğabeyYa sen bu gözlemcileri kendine benzeteceksin, ki o zaman müessese kurtulacak. Ya da gözlemciler seni kendilerine benzetecekler, ki o zaman da sana "Oooooo! Aramıza hoş geldin Sevgili Ömer" deyip sırtını sıvazlayacaklar. Aman ne olur sırtını sıvazlatma... Bir sıvazlamaya kalkarlarsa, bir aşama sonrasında sana işini bile öğretmeye kalkarlar. "Bak Ömer'ciğim! Alan daraltan uygulama öyle olmaz, böyle olur" derler, "Hatları öyle bağlama, böyle bağla" deyiverirler. Ne olur Ömer Ağabey sakın sırtını sıvazlatma...
|