| |
Kaptan dümen kırıyor
Başbakan Erdoğan'ın Tahran'a gitmesini fırsat bilip, hükümetin kısık ateşte pişirdiği için kokusu pek yayılmayan yemeğinin kapağını açalım. Bu yemeği Erdoğan, 8 Temmuz'da AK Parti Meclis Grubu'ndaki konuşmasında çıtlattı ama nedense pek dikkat çekmedi: "Devlet ve siyaset, zenginleşmenin esas kaynağı haline gelmiştir. Bu durum modernleşme sürecimiz üzerinde de olumsuz tesirler bırakmıştır. Modernleşmenin altyapısını, yani temelini var edemeyen siyaset, bu açığı kapatmak için sürekli olarak modernleşmenin kültür boyutuna vurgu yapmıştır. Halbuki gerçek modernleşme, ekonomik altyapı değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkacak güçlü bir orta sınıfın varlığını gerektirmektedir."
Satır arası mesajlar Erdoğan bu tahlilinde demek istiyor ki, "Türkiye çağdaşlaşmayı, modernleşmeyi birtakım simgelere ve Batı'dan ithal edilen bir dizi ilkeye bağlamakla yetindi. Bu da halkın büyük bölümünün bu hedefi özümsemesini önledi. Oysa çağdaşlaşma süreciyle bütünleşmiş ve varlığını bu yaşam tarzının devamında gören, ekonomik olarak toplumsal kubbeyi taşıyacak güçte bir sütun yaratılmış olsaydı, ne laiklik için muhafızlara gerek kalırdı, ne herkesi sürekli geren büyük veya küçük bunalımlarla uğraşırdık, ne de toplumun önemli bir kesimi kuşku odağı olarak görülürdü" Erdoğan'ın bir çırpıda söyleyip geçiştirdiği bu cümlelerle vermeyi amaçladığı mesajı nereden mi biliyoruz? Çünkü görüşlerini önemsediği ve yakın çevresine aldığı Adana Milletvekili Ömer Çelik'in bu konuşmadan bir ay önce, 6 Haziran'da, SABAH'taki köşesinden gönderdiği işaret fişeğini not ettik. Şöyle diyordu: "Orta sınıflar, demokrasinin omurgasını oluşturur. Orta sınıfların zayıfladığı dönemler, demokrasinin risklerle karşı karşıya kaldığı dönemlerdir. Ciddi orta sınıfların varlığı, demokrasinin bir hayat tarzı olarak yerleşikleşmesinin de zeminidir. Merkez siyaseti bir bakıma 'katman siyaseti'dir. Toplumsal talepler, çok çeşitli katmanlardan süzülerek oluşsa da, genel ve özet olarak bu talepler orta sınıflarda kümelenir. Orta katmanların zayıflaması ise uç taleplerin merkezkaç siyasetler oluşturmasını sağlar. Bu da 'katman siyaseti' yerine 'klan siyaseti'ni güçlendirir. Din, etnik mensubiyet ya da bölgecilik temelinde öne çıkan siyasetler, 'klan siyaseti'nin tipik örnekleridir. Neo-liberal siyasetler adına orta sınıfların zayıflatıldığı dönemlerin ardından, laiklik ve demokrasi konusunda olumsuz yaklaşımları olan din ya da etnik temelli siyasetin güçlendiği görüldü Türkiye'de. Bu tecrübeler, demokratik düzenin sağlığı için orta sınıfları güçlendiren politikalara öncelik verilmesi gerektiğini göstermektedir."
Schröder'den Blair'e Günümüzde orta sınıflar, demokrasinin hedef kitlesini oluşturuyor. Almanya Başbakanı Schröder'in "Neue Mitte" (yeni merkez) politikaları, toplumun yüzde 60'ını meydana getiren orta sınıfları kendine çekmeyi amaçlıyor. İngiltere Başbakanı Blair'in "Üçüncü Yol"u da. Dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi Çin de, bu performansını sayıları 200 milyonu aşan orta sınıfın dinamizmine borçlu... Uzun sözün kısası; Erdoğan'ın yine o konuşmasında duyurduğu, 3 yıllık "Yeni Ekonomik Program"da kamusal kaynakların dağıtımı politikasında köklü değişimlere hazır olun...
|