Bütün mağazalarda pazarlık edilir
Ünlü restoranlar, şık butikler ya da mücevher mağazası... "Hepsinde pazarlık ederim" diyor dünyanın en zengin adamı
Alışveriş yaparken pazarlık etmeyi sever misiniz? Peki bilir misiniz? Çünkü her "Pazarlık ederim" diyenin sözüne inanmamak lazım. O başka bir marifet, hatta konuşma ve ikna sanatı. Hayatım boyunca hiçbir zaman pazarlık etmeyi beceremedim. Yani beğendiğim bir eşyayı bin lira eksiğine almışlığım yoktur. Öylesine beceriksizim ki bu konuda sormayın. Yoldan çiçek alırken bile "Kaça indirirsin?" sorusuna "Olmaz vallahi abla kurtarmaz" diye cevap veren satıcıya her defasında inanıyorum. İstediğini hemen ödüyorum ya da işime gelmiyorsa çekip gidiyorum. Nedense utanıyorum pazarlık etmekten. Bir arkadaşım var onu acayip kıskanıyorum. Ne zaman üzerinde güzel bir şey görüp "Nereden?" diye sorsam, benzer cevapları alıyorum. "Ulus Pazarı'ndan, 15 milyon. Her perşembe var, hem sana da yakın bir uğrasana." Ya da "Afrodit'ten, 20 milyon. Biraz karışık olarak koymuşlar ama uğraşınca kendine göre müthiş parçalar yakalıyorsun. Hem de çok ucuz." Ben yakalayamıyorum. Ne pazarda ne de ucuz giyim eşyalarının üst üste atıldığı dükkanlarda. Şaşkın şaşkın etrafıma bakınıyorum. Bir iki karıştırıyorum, bulamıyorum. Her defasında büyük bir azimle işe baştan başlıyorum ve eve dönüş yine hüsran oluyor. Yani düşünebiliyor musunuz ki ben pazara gidip, annemin bir hafta önce satın aldığı aynı eşofmanı 10 milyon pahalıya elde edebilen biriyim. Yani durumum umutsuz.
*** Kadın öylesine alımlıydı ki gözümü alamadım. Uzun boylu, üzerinde dar bir deri pantolon. Elinde Prada çanta, ayakkabıları Gucci. Saçları kısacık sarı. Kocaman gözlükler takmış. New York'ta şık butiklerin olduğu bir sokakta Jeffreys'in içindeyiz. Vitrine kocaman yazmışlar, "Son ucuzluk kaçırmayın" diye. Ben de cinim ya pahalı markaları ucuza alırsam eve dönüşte belki bu sefer kız arkadaşlarımdan takdir görürüm. Nerde? Ucuzluk dedikleri bile bana göre sezon fiyatlarının iki katı. Ama olsun bakıyorum ne var ne yok diye. Marka ayakkabılar, çantalar, güzellik ürünleri ve gece elbiseleri... İşte o anda rastladım alımlı sarışın hatuna. Bir elinde bir Manolo Blahnik ayakkabı, bir elinde ise Calvin Klein gece elbisesi, hararetli hararetli görevliyle bir şeyler tartışıyor. Bir an için yanlış duyduğumu düşündüm. "Yok canım" dedim, "New York'un en moda sokaklarından birinde şık bir butikte bu şık ve zengin kadın pazarlık ediyor olamaz." Olur! Hem de nasıl! Abartmıyorum kadının pazarlığı tam yarım saat sürdü, ben sıkıldım. Nasıl yalvarıyor satıcı ya. Bu ayakkabıları giymezse olmazmış, onun ceket takımının altına tam uyuyormuş ama bu fiyata alabilmesi mümkün değilmiş. Ee benim de mümkün değil ne yapalım yani? "Ne insanlar var?" diye düşünürken ne oldu biliyor musunuz? İstediği indirimi aldı. Şaka değil. Hem indirimi aldı hem de müthiş itibar gördü mağazada. Kapılara kadar geçirdiler şoförü gelene kadar onunla beklediler. Ben diyorum size pazarlık bir sanattır diye. Ne kadar paranız olup olmadığına da bağlı değil aslında.
*** Bir röportaj - Nişanlıma hediye almaya bayılırım. Mücevherat için Asprey, Tiffany ve Fred Leigton'a giderim. Kıyafetlerini Dolce & Gabana'dan seçerim. Ve tabii ki ayakkabı tercihi Manolo Blahnik. Bu dükkanlara gitmemin sebebi bana müthiş indirimlerde bulunmaları. - Bir dakika siz bu butik mağazalarda pazarlık yaptığınızı mı söylüyorsunuz? - Evet tabii ki pazarlık ederim. Dünyanın her mağazasında pazarlık etmek zorundasınız. Benim için pazarlık etmeyen bir kadın parayı çöpe atıyor demektir. - Peki en son hangi dükkanda ne kadar bir indirim yaptırdınız? - Dükkanı hatırlamıyorum ama bir kıyafetin fiyatı 10 bin dolardı ben onlara 2 bin önerdim. - Kabul ettiler mi yani? - Hayır ama 5 bine bıraktılar. - Siz dünyanın en zengin adamları listesindesiniz, ayrıca çok ünlüsünüz. Utanmıyor musunuz pazarlık yapmaktan? - Ee ünlü olunca tabii biraz zor oluyor ama utanmıyorum, niye utanayım ki? Her yerde pazarlık ederim. Restoran, gece kulübü, şık butikler... Hiç birinde ilk önerilen fiyatı kabul etmem. Yukarıdaki röportaj kime ait biliyor musunuz? Donald Trump'a. Yanlış okumadınız. Dünyanın en zengin adamı, emlak kralı Trump'a. Adam yediği, içtiği, giydiği ve hediye olarak aldığı her şey için pazarlık ediyor, düşünsenize. Hem de hiç sıkılmadan, isminden ününden çekinmeden. "Pes kardeşim" diyorum, bütün pazarlık uzmanlarını buradan kutluyorum, kendime bir kez daha kızıyorum ve size de "İyi pazarlar" diliyorum.
|