Türkiye'de ulaşım sektörünün geldiği nokta maalesef bulunduğu coğrafyanın taleplerine ihtiyaç verecek düzeyde değil. Özellikle demiryolları son 50 yılda en fazla ihmal edilen ulaşım modu durumunda. Hızlandırılmış trenle demiryolu sektörüne kazandırılmak istenen motivasyonun bir kazayla tartışılır hale gelmesi elbette hoş değil. Ancak kaza meydana geldiğine göre aksayan bir şeylerin olduğu ve daha dikkatli adımların atılması da kaçınılmazdır. Türkiye'deki mevcut demiryolu hatlarında hızlı sefer yapmak, alt yapının rehabilite edilmesiyle paralel götürülmesi gereken bir olay. Kurpların (virajların) hıza göre düzenlenmesi, rayların yenilenmesi, zeminin düzenlemesi, ray bağlantılarının üzerinde sefer yapacak vagonların durumuna uygun hale getirilmesi icap ediyor. Demiryolu geometrisinin mevcut haliyle hızlı seferlere müsaade etmediği TC Devlet Demiryolları (TCDD) yönetimi tarafından da biliniyor. Bu sebeple Ankara-İstanbul arasındaki hattın kritik noktaları kısmen iyileştirilerek trenlerin hızlandırılması için gayret gösterildi. Bu sebeplede yaklaşık 10 gün önce çeşitli üniversitelerdeki hocaların görüşleri alındı. Bir çok uzmanın yaklaşımı şartlıydı. Ve bir çoğu da rayları incelemeden kendilerine verilen bilgiler doğrultusunda açıklamalar yaptığından gerçekçi değildi. Diğer bir ifadeyle teoriyle pratik uygun bir zeminde buluşturulamadı. Profesörlerin rayları etraflıca incelemeden, yapılan değişiklikleri görmeden yaptıkları değerlendirmeler, TCDD yetkililerinin yaptıkları ve yapmak istedikleri değişiklikler, gerçekci bir değerlendirmeye tabi tutulamadı. Dolayısıyla profesörlerin dikkat çektikleri hususlar, hızlandırılmış treninin faaliyete başlamasından sonra gündeme geldi. Uyarılar dinlenmedi Gelen uyarıları TCDD yönetimi dikkate almış olsaydı, başlamış olduğu 'Hızlandırılmış Treni' seferlerini bir süreliğine askıya alması gerekirdi. Bu da yapılan çalışmaların sekteye uğrayacağı çağrışımını gündeme getireceğinden pek sıcak karşılanmadı. Ve kaza henüz sebebi bilinmemesine rağmen yaşandı. Bu ve benzeri kazalar Türkiye'de yeni yaşanmıyor. Fakat, bunca gelişmeye rağmen aynı tempoda kazaların devam etmesi modern yönetim anlayışıyla bağdaşmıyor. Sadece raylı sistemlerde değil, karayollarında da kazalar oluyor. Türk Hava Yolları'nın (THY) son on yılda yapmış olduğu kazalar ise dünyada adımızı menfi tabloların başına yerleştirmektedir. Bütün bu gelişmelerin garip yanı ise halen daha ders alacak sonuçların ortaya çıkmamasıdır. Mesala yurtiçinde uçuşa elverişlilik testine tabi tutulmayan Rus uçakları seferler yapıyor. Karayolları kazalarında yol hataları halen masaya yatırılmıyor. Tekrar TCDD'ye dönersek; Hızlandırılmış Tren'in faaliyetine geçilmesinden önce TCDD yönetimi uzman kişilerden bu işin nasıl yapılacağını soruşturmadan kurum içindeki elamanlarıyla yola çıktı. Çeşitli birimler 'Hızlandırılmış Tren' için uyarılarak, çalışmalar yapılması istendi. Hatta TCDD'de çeşitli birimlerde bu amaçla anket yapıldı ve çıkan sonuç genelde 'hayır' oldu. Fakat dün görüştüğüm 'hayır' diyen bir gurup da niçin hayır dediğinin farkında değildi. Ve trenler hızla yola çıkmadan önce hattın üzerinde 3 deneme sefer yapıldı. 'Başlayalım, çıkan sorunları sonra çözelim' görüşüyle yola çıkıldı.