Sezer'den 'La Yecuz' yaklaşımı
Ankara'da yaşanan tüm gelişmeler Anadolu'da çok yakından takip ediliyor. Bu kadarla kalmıyor en sade vatandaş bile Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in ne yapmak istediğine bir türlü anlam veremiyor. Sezer'in göreve geldiği ilk günlerdeki yaklaşımıyla, son bir yılda yaptıkları vatandaşın kafasını karıştırıyor. Sezer, Ecevit Hükümeti'nde de sıkıntılara sebep olan, içinden çıkılmaz gelişmelere ortam hazırlayan yaklaşımlarına devam ediyor. Kısacası Sezer, yeniliklere açık değil. Sorunların çözümü yolunda adım atmıyor. Ama muhalefeti çok seviyor. Belki de bu şekilde gündeme gelmekten başka çaresi yok. Önceki hükümetin karşısına anayasa ile çıkan Sezer , Erdoğan Hükümeti'nin karşısına ise vizyonunu biraz genişleterek laikliği de ekledi. Sezer'i savunmaya çalışanların bir çoğu Çankaya'ya gönderilen yasaların yazımlarına, düzenlemelerine ve üzerinde iyi çalışılamadığı gibi ayrıntılara dikkat çekerken, Sezer'in gerekçeleri arasında hiç de böyle teknik taraflara atıfta bulunulan ibareler yok.
Rektör atamaları Rektör atamalarında kendisine tanınan yetkiyi en tartışmalı şekilde kullanması, toplumsal dengeyi bozacak adımlar atması Çankaya'yı ülkede birlik ve beraberliği sağlayacak makamlar arasından dileriz çıkarmaz. 'Devletin birliği bozulabilir' gerekçesiyle İl Özel İdaresi Kanunu'nu tekrar görüşülmek üzere Meclis'e göndermek yerine, teknik sebepler ileri sürerek geri iade etmesi daha ilkeli olmaz mıydı? Ayrıca devletin birliğini asıl bu tarz yaklaşımlar bozmaz mı?
Vali-Cumhurbaşkanı Benzerliği Bakın Sezer valilerin mevcut yetkilerine devam etmelerini nasıl savunuyor; 'İdari vesayet yetkisi, il özel yönetimlerinin tüm eylem, işlem ve etkinliklerinin merkezi yönetimin denetiminde olması, bu bağlamda, yasada belirtilen il genel meclisi kararlarının valinin onayına bağlı tutulması gerekir.' Sezer'e kalsa her ile kendisi gibi düşünen, her gelişmeye tepki veren ve bu yaklaşımını da kanunda uygun bir madde bulan vali atayacak. Madem valiler devletin ve hükümetin illerdeki temsilcileri durumunda, hükümetle yakın çalışmak zorundalar, illeri daha hızlı karar almaya, kararları uygulamaya ve kalkınmaya götürecek adımların önünde durmanın ne anlamı var. Eğer yasa tasarısında cidden teknik bir kusur varsa ki şu dönem bu tarz kusurlar gerçekten söz konusu- bunlara dikkat çekilmek yerine gerginliğe yelken açmanın ülkede yeni yaralar açmakla eş anlamlı olduğu biliniyor olmalı.
Kamusal alan daralıyor Fakat, asıl sorun şu; yeni yasayla, Sezer'in tarifini yaptığı 'kamusal alan' giderek daralacak. Ülkenin üzerine yasak bölge yazan alanı daha da küçülecek. Yenilikler için fetva sormaya giden ahaliye, otoritesini sarsmak istemeyen mollaların hayır diyebilmek, ayet ve hadislerden, 'la yecuz'(caiz/doğru değil) ifadesini çıkarmak için bin dereden su getirme yaklaşımlarıyla, Sezer'in anayasada benzeri çalışma yapması arasında hiçbir fark yok. Amerika'ya gidecek, Amerikan yapımı Türk tescilli kendi uçağını dahi 'kamusal alan' gören Sezer'in, Cengiz Han üzerinde dolaşan bulut gibi kendine özgü mantığı ve bakış açısını her yere taşıması, dileriz ülkeye daha fazla sıkıntı yaşatmaz. Kanunların etkili ve yetkili makamlara salahiyetler tanıması kadar, bu yetkileri kullananların da o derece donanımlı ve vizyon sahibi olması halinde Türkiye bir mesafe alabilir.
|