| |
Sen daha çok küçüksün bebeğim
İstanbul Sanayi Odası, otuz altı yıldır "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu" araştırması yaptırıyor. 2003'ün sonuçları da, geçtiğimiz salı günü İSO Başkanı Tanıl Küçük tarafından açıklandı. Biz, Türk kapitalizminin, Gümrük Birliği Antlaşması sayesinde on yıldır köklü bir değişim içinde olduğunu söylüyoruz. Nitekim, ekimde SABAH'ta yayınlanan "Kapitalizm Nitelik Değiştiriyor" başlıklı dizide de bunu daha derinlemesine incelemiştik. 2003 verileri bu gözlemleri doğruluyor. Ekonominin büyüme ve gelişme inisiyatifi devletten çıkıp özel sektöre geçmeye devam ediyor. Bunun kadar önemli bir başka gelişme, rekabetin artması. Listeye girenlerin ve listeden düşenlerin ivmesi pek görülmemiş bir şekilde artıyor. Ayrıca sıralamada da ciddi oynamalar var. Listeye 85 yeni firma girerken, 65 firma da listeden düşmüş. 15 firma yüz basamak birden yükselmiş, 63'ü de elli basamak fırlamış. En yüksek büyüme performansı ise otomotiv ve elektronikte. Türkiye'nin dünya iş bölümündeki yerinin değiştiğini gösteren ve ispatlayan en önemli gösterge bu. Tekstili yavaş yavaş Çin'e pas ederken, otomotiv ve elektroniği de Batı'dan devralıyoruz. Bunlar sevindirici gelişmeler.
*** İSO'nun araştırması Türk ekonomisindeki sağlıklı hayatiyeti ortaya koyuyor. Ancak, olmamız gereken yerde miyiz sorusunu sorunca, cevap daha farklı olmakta. Türkiye, oldum bittim, kendini başkalarıyla kıyaslamaz. Hep kendini kendi ile kıyaslar ve hep sevinir. Halbuki, gerçeği, diğerleriyle kıyaslama gösterir. Türkiye dünya nüfusunun yüzde birini oluşturuyor. Ama dünya ekonomisinden aldığı pay yüzde bir değil, hatta yarısı bile değil.
*** Türkiye'nin 500 sanayi kuruluşunun toplam satışları seksen sekiz milyarın biraz üzerindeymiş. Bu haberi veren gazete, Fortune dergisinin sıraladığı beş yüz büyük dünya devinin satış rakamlarını da vermiş. İlk sırada, 263 milyar dolarlık satış cirosu ile Wal-Mart var. Bizim en büyük 500 kuruluşumuzun başında bulunan Tüpraş'ın satış cirosu ise 6.1 milyar dolar. Türkiye'nin devi, ABD'nin en büyük şirketinin ancak yüzde 2.3'ü kadar ciro yapıyor. Aynı saptamayı Türkiye'nin mali sektörü için de söylemek mümkün. Türkiye'deki tüm bankaların aktifleri 130-140 milyar dolar. Bu eli yüzü düzgün, iri yarı bir batı bankasının aktifinin dörtte biri kadar ancak ediyor. Dünya ölçüleriyle bakınca, Türkiye tarımdan paçasını henüz kurtaramamış, sanayileşme aşamasında bir ülke.
*** İSO'nun "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu" anketi, bu anketin sonuçlarının dünya ölçütleriyle kıyaslanması, hiç sorulmayan en temel soruyu gündeme getiriyor: "Türkiye daha hızlı nasıl zenginleşebilir?" Türkiye'deki sınai ve mali yapının, dünya ile kıyaslanması, burjuvazinin de henüz embriyon halinde olduğunu vurguluyor. Zenginleşme tüm dünyada burjuvazinin öncülüğünde gerçekleşti. Bizde böyle bir sınıf olmaması, zenginleşmeyi gündemden çıkardı. Bürokrasiyi ve onun kendi pozisyonunu muhafaza etmek isteyen sahte gündemini Türkiye'nin gündemi haline getirdi.
*** Tabii sanayi devriminin zenginleşmeye öncülük eden sınıfı burjuvazi, bugün artık sanayi sonrası dönemde eski gücünü yitiriyor. Bilginin kendisi zenginliği oluşturuyor. Toplumlar daha zengin bir noktaya araştırma ve geliştirme harcamalarına abanarak geliyor. Ar-ge demek, sürekli elde ettiğin değeri yükseltmek demek. Bizde bu çaba çok eksik. Tekstilden kurtulup, otomotiv ve elektroniğe yeni yeni terfi ediyoruz. Ama hızlanmamız gerek. Türkiye, ar-ge'yi ciddi biçimde konuşmaya başladığında, zenginliğe doğru da koşmaya başlayacak. Umut, bunun da çok zaman almayacağını fısıldamakta.
|