kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Türk'e Türk'ün yaptığı

Kokain baronlarının esir aldığı Kolombiya'ya benzeyen Van'daki gelişmeler her gün biraz daha karışık ve sarsıcı hale gelirken, Viyana'da yeniden yakalanan Alaattin Çakıcı'nın üzerinden de eski bir MİT elemanına ait yeşil pasaport çıktı. Daha önce yakalandığında ise gene bir MİT mensubu adına düzenlenmiş bir pasaportu vardı ama o pasaport kırmızıydı.
Devletin içindeki gizli bir irade Van'da eroincileri koruyup Çakıcı'ya özel pasaportlar verirken, Sağlık Bakanlığı'nın Hakkari'ye ilk kez atadığı beyin cerrahı da, tomografi cihazı olmadığı için hem görevinden, hem de on yıldır emek verdiği devlet memurluğundan istifa etti. Uyuşturucu ticaretinden inanılmaz servetler kazanmaya çalışanların devlet içi etkinliği, ne hikmetse, Hakkari'ye beyin hastalıklarını tespit etmeye yarayan tomografi cihazını almak isteyenlere hep ağır basıyor.
BM'nin "İnsani Gelişmişlik Endeksi"nin 2004 verileri açıklandı. Türkiye 96'ncılıktan 88'inciliğe yükseldi. "Orta İnsani Gelişmişlik Düzeyinde" yer alıyoruz. Bu grupta bulunan Bulgaristan, Libya, Romanya, Kazakistan, Türkmenistan, Brezilya gibi ülkeler Türkiye'nin önünde...
BM üyesi 175 üye ülke arasında biz 88. sıradayken Yunanistan 24. sırada... Bu hezimetin kökeninde, uyuşturucu ticaretinin sistemdeki egemenliğinin Hakkarili vatandaşların yaşamlarından çok fazla olması yatmakta... Üstelik bu tespiti yapmak, bunu dile getirenin başına inanılmaz büyük işler açıyordu. Bu insanlar, "vatan, millet, Sakarya" şamatası ile işsiz bırakılıyor, sistem gerçek bir ifade özgürlüğünü güvence altına almadığı için hukuksal olarak da cezalandırılıyorlardı. Onları cezalandıranların ilişkileri ise şaşırtıcı oluyordu.
Örneğin, Ahmet Altan'ı Atakürt yazısından dolayı mahkum eden DGM'nin savcısı İsa Geyik daha sonra uyuşturucu kaçakçılarıyla ilişkisi nedeniyle meslekten ihraç edilmişti. Altan'ın mahkumiyeti ise evrensel hukuk anlayışına uygun olmadığı için AİHM tarafından bozuldu. Uyuşturucu kaçakçılarının, hastanelere tomografi makinesi aldırmaya çalışanlardan daha ağır bastığının Türkiye'deki rejimle bağlantısını gösteren eleştirisel anlatımlara, eğer yargı mekanizması Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin ifade özgürlüğüyle ilgili son kararını benimserse bundan böyle yaptırım uygulamayacak. Çünkü, Türkiye, AİHM'nin ifade özgürlüğü anlayışını kelimesi kelimesine kabul etmiş oluyor. Bu tanımlamayı Avrupa 1976'da yapmıştı, Türkiye ancak 2004'te içine sindirebildi.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi, ifade özgürlüğünü şöyle tanımlıyor: "Bu değerlendirmeler, toplumun bir bölümünü rahatsız edici nitelikte olabilir. Ancak unutulmaması gerekir ki ifade özgürlüğü, çoğunluk gibi düşünmeme, kurulu düzeni sorgulama, hatta eleştirme hakkını da kapsar. Dahası, sarsıcı nitelik taşıyan, toplumun çoğunluğunu kızdıran ve tartışmaya yönelten fikirler de ifade özgürlüğünün koruması altındadır."
Bu tanımlama, AİHM'nin 1976'daki Handyside Kararı'ndaki ifade özgürlüğü tanımının aynısıdır. Handyside, Danimarkalı yayıncı bir grup... Yayınladığı bir çocuk porno kitabını İngiltere'ye pazarlamaya çalıştı. İngiltere yayını sınırından içeri almadı. Bunun üzerine Danimarkalı yayıncı grup AİHM'ye başvurdu. AİHM, çocukları korumak gerektiğini vurgulayarak İngiltere'yi davada haklı buldu ama gerekçesinde Avrupa'nın "ifade özgürlüğünden" ne anladığını da, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin kararına yansıyan şekliyle tanımladı. Türkiye'de fikir özgürlüğü isteyenler 28 yıldır bu kararı anımsatır durur... Aradan geçen zamanda uyuşturucu ticaretinin ünlülerine bir şey yapılamadı ama düşünce suçundan dolayı çok insanın canı yandı.
Şimdi o gelişmişlik noktasına geliyoruz. Umarım sistem kendini daha hızlı arıtır, kırmızı ve yeşil pasaportlarla korunan suçlulara, uyuşturucu kaçakçılarına teslim edilen kentlere, tomografisiz ve beyin cerrahsız illere, yaşam kalitesi açısından 88. sıralara, yazarlara düşmanlık edip uyuşturucu kaçakçılarıyla işbirliği içinde olan "vatansever" savcılara bir daha rastlamayız...
28 yıl sonra gelen ifade özgürlüğü, sistemin kirliliğini daha hızlı projektör altına alır...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Sen daha çok küçüksün bebeğim   / 31-07-2004
 AK Parti, toplum ve devlet   / 26-07-2004
 "Hızlandırılmış katliam"   / 24-07-2004
 "Bunlar, devlet emrinde çalışan katillerdir"   / 19-07-2004
 Türk'e Türk'ün yaptığı   / 17-07-2004
 Üniter devlet burada, üniter halk nerede?   / 12-07-2004
 Kars'ta gazete satılır mı?   / 10-07-2004
 Van'daki terör, peki Yığınçalı Köyü'ndeki ne?   / 05-07-2004
 Nasıl okumalı?   / 28-06-2004
 'Bu iş bitecek'   / 26-06-2004
UMUR TALU
Acı reçete!
Bir süredir eczacılar her kanaldan ses...
ERGUN BABAHAN
Ankara'ya kadın eli
Bu hafta Ankara SABAH'ta bir bayrak...
REFİK DURBAŞ
Eczacı, iflasın eşiğinde mi?
Son 3-4 yıldır T.C.
SAVAŞ AY
Tunceli barajı neden istemiyor?..
Aslında Munzur...
'Avrupa, yalan söylememeli'
Türkiye karşıtı konuşmalarıyla tanınan Valery Giscard d'Estaing,...
ABD ekonomisinde turuncu alarm
El Kaide’nin yeni hedefleri: IMF, Dünya Bankası ve New York...
Pardon porto!: 2-1
Pardon porto!: 2-1
Hagi yönetiminde son derece diri ve etkili bir oyun çıkaran Cimbom'da...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.