|
|
|
|
|
|
Her şey 3 yıl önce başlamıştı
Nurgül Yeşilçay, Türkiye'nin en iyi kadın oyuncusu; üzerine tanımam... Bir film ya da dizi projesi konuşulduğunda akla gelen tek isim artık... Cem Özer keza öyle. Türk milleti olarak hafızamız zayıf olduğu için, 'Berlin in Berlin'i, 'Karışık Pizza'yı filan unuttuk; onun 'Neredesin Firuze'de ve 'Melekler Adası'ndaki performansıyla ne kadar müthiş bir oyuncu olduğunu kavradık! Melekler Adası'nda bir araya geldiklerinde ise; her dizi ve film projesinde olduğu, beklenildiği ve yakıştırıldığı üzere beklenen gerçekleşti! Oyunculuk yetenekleri, birbirlerini oyunculuk anlamında tamamlamaları, sette etkisine girdikleri sinerji, aşkı da yanında getirdi. Kim kiminledir, değildir durumları beni pek enterese etmez.. İşime rağmen ilgimi hiç çekmez. 'Kiminle berabersin, ilişkiniz nasıl gidiyor' sorularını da pek sormam.. Bu kez yaptım! Röportajın içeriği de tamamen budur, baştan söylüyorum! Zira Cem Özer ve Nurgül Yeşilçay'ın bu konuda medyayla ilişkileri tam bir inada binmiş durumda. "Neden gizli saklı fotoğraflarımızı çekiyorlar? Neden 'hah nasıl basarız biz adamı' durumları yaratmaya çalışıyorlar? Hiç saklanmadık ki!" diye isyan ediyorlar. Tek istekleri rahat bırakılmak; kimseye kendilerini anlatmak zorunda hissetmemek.. Onlar bunu istedikçe de talep artıyor.. Çünkü şu anda reyting unsuru onlar... Özellikle Nurgül Yeşilçay, bunun acısını daha katmerli yaşıyor. "Beni göstermek istedikleri gibi değilim" diyerek içini döktü: "Bana arıza diyorlar, asabi diyorlar, geceleri kafayı çekip dağıtıyor diyorlar. Ben kendimle dalga geçtikçe, işi dalgaya vurdukça üzerime geliyorlar. Bana eroin bağımlısı bile dediler! Buraya kadar geldi iş. Ama açıp bunu bana; sorma ihtiyacı bile duymadılar." Bunlara pabuç bırakacak cinsten değil ama... Hakkını mahkemede arıyor. Nurgül, "Ben özel hayatıma tecavüz edilmesine izin vermedikçe tehditler artıyor. Ama o kadar sağlam adımlar atıyorum ki ne yok olurum, ne eririm, ne de biterim. Yok olacaksam da kendim giderim zaten" diyecek kadar işine güveniyor. Yaşadıkları eziyete rağmen ilişkilerinden çok memnunlar. Cem Özer, "Hayatımda Nurgül olduğu için kendimi şanslı ve ayrıcalıklı hissediyorum" diyecek kadar aşık. Nurgül Yeşilçay "Cem bana çok iyi geldi. Onun da ünlü olması da ilişkimizi dengede tutuyor. Öbür türlü kullanıldığın hissine kapılıyorsun" diyecek kadar bağlı.. Ve ekliyorlar: İlişkimiz hakkında bir daha konuşmak istemiyoruz. Bu röportaj herkese açıklama olsun... *Birbirinizde ne buldunuz, nasıl başladı her şey? NURGÜL YEŞİLÇAY: İlk gördüğün zaman bir yerinden etkilenmezsin ki, devamlı gülme halin olur. Yüzünde salak bir gülme olur. Abuk subuk her şeye gülersin. Bu da o adamdan etkilendiğini gösterir zaten.
* Melekler Adası'nda mı tanıştınız ilk? NY: 3 yıl önce 90-60-90'da beraber çalışmıştık.
CEM ÖZER: O zaman ben buna bir hasta olmuştum!
NY: Evet Cem bana hasta olmuştu...
CÖ: Sırf ben mi?
NY: Yani... (Utangaç bir gülümsemeyle) Ben de etkilenmiştim tabii.
CÖ: Bir sahne vardı, gözümün önünden gitmiyor. Ben kapıyı çalıyorum, Nurgül de açıyor. Gözgöze geldik, ben orada 'Allah Allah' falan oldum. Karşımda zeki, hergele, esprili, matrak, çok farklı bir kız var. E etkilendim fakat içimden de diyorum ki, 'bu kızın garanti sevgilisi mevgilisi vardır.' Bir türlü açılamıyorum. Öyle bir huyum var.
* Hiç de öyle bir görüntün yok... CÖ: Bizim için gösterilen şeyler esasında bizi anlatan şeyler değil.
NY: Evet. Mesela sen kendin için, 'asabiyim ben' diyorsun, bu sefer, 'evet gerçekten asabi' diye atlıyorlar. Ben ne desem, 'gerçekten oymuş' oluyor. Ben şimdi desem ki, 'çok sakin bir insanım', 'evet, sakin' diyecekler.
* Kendini neden asabi olarak gösteriyorsun peki? NY: Gösteriyorum değil, sen kendi özeleştirini yapabiliyorsun. Dalganı geçiyorsun. Bir sürü şeyle çok uğraşmamak için...
CÖ: Kategorize etmeyi çok seviyor insanlar. 'Bu bir şey olmalı' diyorlar.
* Sen önce açılamadın Nurgül'e, orada kalmıştık... CÖ: Evet, 'dur bakalım, ölçeriz biçeriz' dedim.
NY: Sonra dizi bitmez mi!
CÖ: Melekler Adası'nı kabul etmemdeki en büyük nedenlerden biridir, onu da itiraf edeyim.
* İşte itiraf.com... CÖ: Daha doğrusu aynı gün bana 3 tane dizi teklif edildi. İkisi tam başroldü, yani benim üzerime kuruluydu. Bir tanesi de Melekler Adası'ydı. Yapımcının Osman Yağmurdereli olması vs. gibi şeyler var ama kader hiçbir şeyi yarım bırakmıyor. Onun etkisi çok...
* Sonuçta sen etkilendiğin, hoşlandığın bir kadın için başrolü elinin tersiyle ittin... CÖ: Başlangıçta Melekler Adası'nda da dört başrol vardı; hatta 'Hasan'ı mı, Rıza'yı mı oynarsın' diye konuşmalar geçti. Ben Rıza karakterini çok beğendim. İki kadın iki erkek arasında geçecekti her şey. Sonra yazar üçüncü-dördüncü bölümden itibaren başka bir şeyler yapmaya başladı. Şu anda bütün yapımcılar, film olsun, dizi olsun bizi bir araya getirmek için yırtınırken, insanlar bizi yanyana görmek isterken; yazarımız bizi bir araya getirmemek için tuhaf bir şekilde elinden geleni yaptı. Bitti Rıza'nın hikayeleri...
* İlişkiniz rahatsız etti seti yani? CÖ: Bence evet. Dizide birlikte oynayamıyorduk. Bizi karşı karşıya getirmiyorlardı.
* Dizinin başrolünde Devrim Nas vardı. Ve başrol oyuncuları arasında bir birliktelik olması beklenirken sizin birlikteliğiniz rahatsız etti, öyle mi? CÖ: Oydu... Tersi olsaydı problem olmayacaktı. Kartlar başka şekilde oynanıyordu, o kartlar bozuldu.
NY: Öyle olması, dizinin işine yarardı tabii.
* Sette rahatsızlık oldu mu bu anlamda? CÖ: Türkiye'de gördüğüm en huzurlu setti..
NY: Mükemmel bir setti. Bir otelde yaşıyorsun, akşam yemeğini beraber yiyorsun, sabah kahvaltını beraber yapıyorsun, özel bir derdin olduğunda onlar yanında. Set çok başka bir yer ya...
* Set başka bir yer olduğu için mi oyuncular arasında aşk yaşanır hep? CÖ: Benim için ilkti. Ben daha önce bir film çevirdim, Meltem Cumbul'la aramda hiçbir şey geçmedi!
NY: Genelde yakıştırma da olabiliyor. Ben daha öncekilerden örnek verebilirim. Kavgalı, kanlı bıçaklı olacak halimiz yok; herkesle arkadaş oluyorsun ve en yakıştırılan kişiyle göründüğünde, 'tamam bunlar sevgili' diyorlar.
CÖ: Kaldı ki biz zaten başlarda sevgili değildik, 'arkadaşız' diye yırtındık, kimse inanmadı. E insanları yalancı mı çıkartalım!
NY: Madem öyle dedik..
CÖ: Aslında bizi kar mahvetti!
* Yani? NY: Bir gün kar yağdı, Bursa'da çekimdeydik. Bizim set de iptal oldu. Dışarı çıkamıyoruz, araba yok ancak yürüyerek gidebiliyorsun. O gün Bursa'da bir tek Cem vardı... Basketbol maçına gidelim dedik. Bir de 14 Şubat değilmiymiş o gün (gülüyor).
* O zaman gerçekten birlikte değil miydiniz? NY: Değildik işte. İlk kez o gün set dışında samimi olduk, konuştuk... ŞİMDİ DE AYIRACAKLAR BİZİ! * Önce herkes yakıştırdı, sonra reklam aşkı dedi. Bu niye peki? CÖ: Reklam aşkı olsa, elele her yerde görünürüz.
NY: Ama bu böyle... Şimdi de ayırmaya çalışacaklar.
CÖ: Önce beraberler filan, sonra reklam aşkı, sonra ne zaman evlenecekler, sonra da ayrılıyorlar mı... Bu silsile takip edecek.
NY: Bize özel değil yani...
* Senin açıklamaların etkilemiş olabilir mi? Mesela 'televolelere özellikle birlikteyiz demiyoruz ki kıl olsunlar' filan dedin... NY: Çünkü televoleler hiç bir zaman bize sormadılar ki! Televoleler bizi hep yakaladıklarını sandılar. Peşimizden koştular, 'yakaladık, bastık' diye. Neyi basıyorsun? Sordun da neyi söylemedik ki?
CÖ: Biz de 'hayır basılmadık' diyoruz. Bir de, hakikaten aramızda bir şey olmadığı dönemde sordular. Şunu da hep söyledik: Bakın şu anda bir şey yok, ama ilerisi için bir taahhüt değil bu.
NY: Çünkü ilerde şunu yapıyorlar: 'Bakın biz demiştik...' Hayır siz demiştiniz değil, 'biz demiştik' zaten! Ama o anda yoktu, yok olan bir şeye de siz memnun kalın diye var mı diyelim!
ŞİRİN SEVER
|
|
|
|
|
|
|
|
|