|
|
|
|
30'unda kutlanacak ne var?
'30 Yaşlar Partisi'nde benim ne işim var? 31 yaşındayım ama ben kendimi 60 yaşında gibi hissediyorum. Yine de görev bilinciyle hareket edip, partiyi sizin için izledim. İşte, izlenimlerim....
Banu Özdemir'in yazdığı ve kısa sürede üç baskı yapan '30 Mumlu Pasta' isimli kitabın '30 Yaş Partisi' önceki gece Çubuklu Hayal Kahvesi'nde yapıldı. 30'unu yeni devirmiş biri olarak partiyi izleme görevi de 'otomatikman' bana düştü. Size öncelikle '30 Yaş Partisi'nin ne olduğundan kısaca bahsedeyim. '30 Mumlu Pasta'nın yazarı Banu, 33 yaşında ilaç sektöründe kariyer yapmış bekar bir kadın. İyi para kazanıyor, güzel görünüyor, çevresinde bir sürü insan var. Ancak onu da bir gün, daha doğrusu 30'uncu doğum gününde 'geç kaldım telaşı' sarmış. 'Vah, vah'layacağına oturmuş bir kitap yazmış. '30 Mumlu Pasta' kentli, kariyerli ve bekar kadınların otuzlu yaş hallerini anlatıyor. Birçok yerinde bol bol 'Aaa, aynı ben' diyebileceğiniz kitabın sonunda açık bir davet var: 'Otuz Yaş Partisi'. Partinin amacı; 'gelin otuzlarımızda oluşumuzu hep birlikte kutlayalım, hoplayalım, zıplayalım, gülelim, eğlenelim...' Eee, böyle güzel bir davete kim hayır der? O halde düşüyoruz yollara. İşte, 31 yaşında bekar ve 'kariyer sahibi' bir kadının gözünden '30 Yaş Partisi'...
* Saat 22.00 sularında Çubuklu Hayal'e varıyoruz. Ortam nispeten boş. Kadınlar bir tarafta, erkekler ayrı tarafta. Tek gelen birkaç kadın var. Onlar da en karanlık yerlere sotelenmiş. Bir yandan içkiler yudumlanıyor, bir yandan sağa sola 'kesik' atılıyor.
* Beni içeriye girer girmez 60 yaşlarında bir 'delikanlı' kesiyor. Bir daha da kesen olmuyor zaten!..
* Partinin bir amacı da çöpçatanlık yapmak. Çöpçatan oyununa katılmak isteyenlere girişte birer yarım elma veriyorlar. Her yarım elmada bir sayı var. Sonra içeride dolaşarak elindeki yarım elmanın diğer yarısını arıyorsun, falan filan...
* Yarım elmalara rağbet var mı diye araştırıyorum. Pek yok galiba. İlerleyen saatlerde erkekler tuvaletinde bir sürü sahipsiz yarım elma bulunmuş.
* 'Allah, Allah neden ki' derken, şunu fark ediyorum:
* Artık partide nefes almak neredeyse imkansız. Kapıdaki görevliler bin 300 kişinin geldiğini söylüyorlar.
* Kalabalıkta fotomuhabirimiz Korkut'la birbirimizi kaybediyoruz. Ama bir sürü arkadaşımı görüyorum. Gazeteci arkadaşlarımın hepsi 'haber yapmaya' geldiklerini söylüyor.
* Geçen yazın bestseller'ı 'Etekli İktidar'ın yazarı Sinan Akyüz de partide. Partiye geliş nedenini, 'yeni kitabı için gözlem' olarak açıklıyor. Pek yemiyoruz...
* Kenarda duran ve partiye hiç karışmayan iki erkek görüyorum. Hemen yanına gidiyoruz, amacımız, ' geldiniz ve niye bu kadar ilgisizsiniz' diye sormak. Adamlar atv kameramanı çıkıyor. Rezil oluyoruz...
* Hiç kimse fotoğraf çektirmek istemiyor, çünkü kimse 'evde kalmış koca aramaya gelmiş' damgası yemek istemiyor. Bir kadın şakayla karışık, 'Babam beni döver' diyor.
* Ama herkes konuşmak istiyor. 'İsimsiz yazın ama' diyorlar ve en çok duyduğumuz laf da 'Hangi kanal?'... Türkiye'de kimse gazete okumuyor, herkes televizyon seyrediyor!
* Mekanın bir köşesine 'Kırık Kalpler Masası' kurmuşlar. Burada Astrolog ve NLP uzmanı Bülent Göncü, ücretsiz danışmanlık yapıyor. Bülent Bey, kadınların kariyer konusunda daha çok soru sorduğunu ifade ediyor.
Nazan BİLGİÇ / GÜNAYDIN
|
|
|
|
|
|
|
|
|