'Altın Eşek' almışım, haberim yok!
Hava sıcak, ev yeni yeni yerleşiyor, yazılar birikmiş, bugün filme başlıyorum, iki haftadır saçımı kestirecek vakit bulamıyorum... Bittim ben, bittim. Beş dakikada bir telefonum çalıyor: "Ben bilmemkim, falanca filanca derneğinden arıyorum, bizim haftaya İzmir'de şudur budur konulu bir toplantımız var, sizin de orada bir konuşma..." "Üzülerek kesiyorum" diye cevap veriyorum ve yukarıda yazdığım ilk cümleyi söylüyorum. Tam parmaklarım klavyenin tuşlarına dokunuyor, tekrar telefon. "Ben bilmemkim, falanca kanalın fişmanca programına, muhakkak sizi konuk istiyoruz, hayır cevabını kabul etmiyoruz"! Haydaa! "Valla siz kabul etmeyebilirsiniz ama ben hayır diyeceğim çünkü..." ve tekrar ilk cümleyi söylüyorum. O arada boyacı "Başka rötüşlanacak yer var mı?" diye soruyor. Elektrikçiler yan odada matkapla vuaaaaaaaav diye sesler çıkartarak çalışıyorlar. Programa çağıran kadın, tam iki kelime yazmışken on dakika sonra bir daha arıyor. "Ama biz sizi çok istiyoruz, yaparsınız, yaparsınız!" demek için. Sinirden gülüyorum. Ben gülünce, o, gelmeye karar verdiğimi, beni ikna etmiş olduğunu sanıyor! Saçlarım enseme yapışmış, beynimde matkap çalışıyor! Hayat bazen böyle, şikayet edecek bir şey yok. Sorumluluk aldıysan yerine getireceksin. Ama bazen de işin zevkli taraflarını kaçırıyorum. Profesyonel medya takibi yaptırmıyorum. Kitabın çıktığı dönemler yayınevim Epsilon üstleniyor bu işi. Bazen, ayda bir mesela, internette, google'a ismimi yazıp arama yapıyorum ki, son bir ayda basında hakkımda çıkmış, benim kaçırdığım birşeyler var mı diye. Dün geceyarısı baktım ki, ismim, birkaç yerde Nasreddin Hoca Şenliği'nde geçiyor. Yahu ben 10 Temmuz'da, Avrupa Yakası'yla bu yılın Altın Eşek Mizah Ödülü'nü almışım, haberim yok! Hani her yıl bir ünlü Nasreddin Hoca'yı oynayarak göle maya çalar, o şenlik... 45 yıldır devam ediyor. Öyle yüz yirmi kişiye dağıtılan ödüllerden de değil yani. Bu yılki ödüllerin biri Halit Akçatepe'ye verilmiş, biri bana! Onur ödülü de yıllardır şenlikte Hoca'yı oynayan Erol Günaydın'a. Kadir Çöpdemir de bu yılki Nasreddin Hoca'ymış. Cumhurbaşkanı şenlikle ilgili bir mesaj bile yayınlamış. E bilseydim gider alırdım. Tüh ki tüh. Ödüle layık görenlere teşekkürler. İngilizler "Arada yolda durup çiçekleri koklamak lazım" derler, hayatın keyif veren yanlarını koşuştururken kaçırmamak gerek, manasında. Bodrum'daki çiçek koklama molam bitti, yine işbaşındayız. Koşturalım bakalım. Ya tutarsa?
|