| |
Ruslar, bizi tanıyamamış
Rusya'da yayınlanan ünlü turizm dergisi Çuk i Gek, Türk "iş alemini" anlatıyor. Siyah yazılar onların, beyazlar ise benim katkılarım. 1- Ruslar, çalışanların şirkete "acemi çaylak" olarak girip tecrübe kazandıktan sonra başka şirketlere transfer olmasını normal karşlar. Ancak Türklere göre bu garip, ahlaksızca bir tutum, hatta ihanettir. Evet, genel anlayış budur. Yalnız bazı hallerde, "toplu ihanetlere" transfer süsü verilebilir. Ayrıca, şirketlerde tesis edilmiş "ahlakdışı" ilişkilere katılamayanlar da sittin sene "acemi çaylak" olarak kalırlar.
Kimin ailesi? 2- Türkler, işyerine "aile" gözüyle bakarlar. Otoriter davransalar bile, çalışanlarla "işçi-işveren" ilişkisi değil, daha çok "baba-çocuk" ilişkisi kurarlar. Evet, Türkler işyerini "aile ortamı" olarak görürler. Yalnız bir kısım kurnaz azınlık vardır ki, şirketin önemli noktalarına yuvalanmış bir grubu "kendi ailesi" gibi görür. Jestiyonlar, primler, mesleki terfiler vesaire daha çok bu grup arasında kırışılır. Ötekiler, sadece çalıştırılması gereken amelelerdir. Asıl olan şirket içindeki çetenin zenginleşmesidir.
Primi nah alırsın! 3- Türkler'de, işinde başarılı perfor- mans gösteren çalışan prim talep edebilir ve genellikle de alır. Türklerin işyerlerinde prim talep edilmesi ve elde edilmesi, gayrete çalışmaya değil bambaşka "performans"lara tabidir. Bu iklimde, hakettiğini alabilmek için "haketmek" yetmez. Daha geçerli olan, "yöneticilerin" büzükdaş olmak, şakşaklamak, kendini olduğundan fazla göstermek, hokkabazlık yapmak ama bunu "mesleki kariyer ve kıdem" gibi sunabilmektir. Türk şirketlerinde, doğal, alçakgönüllü ve tokgözlü olanlar hep sınıfta kalır. Bunlar "aptallar" sınıfına girerler.
Bastır parayı öttür düdüğü 4- Türkler, hep kendi yurttaşlarına güvenirler. Türkler yabancılarla şirket sırlarını paylaşmazlar. Ruslar burada da, "bazı Türkler"in geliştirdiği yüksek transfer sanatlarını ıskalamışlar. Kamu kurumlarında yüksek mevkilerde bulunmuş olup hassas bilgilere sahip nice bürokrat halen özel sektörde faydalı çalışmalar sürdürmektedir. Hatta, başka bir özel sektörün en detaylı bilgilerine sahip yöneticiler bile, rakip firmaların deri koltuklarına oturmakta bir beis görmemektedirler. Bunlara Türk usulü transfer denir.
5- Türkiye'de bütün işler kişisel ilişkilere dayanır. Evet ama aynı kişisel ilişkiler şirketler için genellikle bataklık anlamına da gelebilir. İlişkiyi kuran güçlenir, zenginleşir, şirketi ise gümleyebilir. Son 15 yılda, bir sürü güçlü şirket uçurum kenarına dayanırken, o şirketlerin yöneticilerinin mülti milyarder olmasının esbabı mücibesi budur. Bunun "şirket içi çetecilikle" organik bağıntısı vardır.
Dost-post ilişkisi 6- Türklerin iş hayatında başarılı olmalarının bir nedeni de müşterileriyle dost ilişkilerine önem vermeleridir. Evet, hem de ne dost ilişkisi! Bugün, karşlıklı çıkar esasına dayalı "dost ilişkisi", yarın anandan emdiğini burnundan getirme ilişkisine dönüştüğü zaman, görürsün ne ilişkisi oldu- ğunu... Nitekim, en yakın arkadaşları petrusla istakozları devirirken, bazı siyasiler şimdi Yüce Divan yolundalar. 7- Avrupalılardan farklı olarak Türkler, gülümsediğinde bunu samimiyetle yaparlar. Bu türk halkının özelliğidir. Ne yazık ki bu tespit, "sinsice gülümseme" yeteneğini geliştirmiş olanlar için geçerli değildir.
|