Türban mürban
Postacı tatil gününde "şöyle bir mahalleyi dolaşayım" dermiş ya, benimki de o hesap, güzelim tatil günlerimde kendimi televizyonların ana haber bültenlerine vurmuş durumdayım. Şikayetçi miyim? Katiyen! Özellikle bültenlerin sonlarına bırakılan o "hafifleştirilmiş haberler" benim için sosyolojik gözlem yapma ve siyasal sonuç çıkarma açısından bulunmaz bir kaynak! İşte size geçen gün izlediğim bir ana haber bülteninin "hafifleştirilmiş" bölümünden üç şahane sahne: SAHNE BİR: Mustafa Sandal konserindeyiz. Kamera coşkulu konser izleyicilerinin arasında dolaşıyor. O da ne? En önde üç başörtülü kız, kendinden geçmiş şekilde şarkılara eşlik ediyor! Hem de "Bakın, biz başörtülüyüz ama buna rağmen bu konsere geldik, bizim sizden farkımız yok" diye bir hava basma gayretleri yok. Aksine başörtülerini filan unutmuşlar, zerre kadar yapay kaçmayan bir havada kendilerini konsere vermişler! SAHNE İKİ: Özcan Deniz, bir alışveriş merkezinde yeni albümü için düzenlenen imza gününde. İzdiham büyük, kuyruk uzun. İmza için kuyruğa girenler arasında başörtülü kızlar da var. Sıra onlardan birine geldiğinde gözlerim fal taşı gibi açılıyor. Çünkü başörtülü genç kızımız, hayranlık duyduğu Özcan Deniz'e gözyaşları içinde sarılıyor. İşin tuhaf tarafı ne başörtülü kızımız, ne Özcan Deniz ve ne de kuyruktaki diğer Özcan Deniz hayranları, bu manzarada en küçük bir tuhaflık görmüyorlar! SAHNE ÜÇ: Bu kez Haluk Levent konserindeyiz. Bu konserdeki başörtülü sayısı daha da fazla. Bu kez beni şaşırtan olay şu: Başörtülü kızlar, şarkılara kafalarını çılgınca sallayarak eşlik ediyorlar! Nasıl? Şahane değil mi?
*** Tam 20 yıldır türban konusunda yapılan bilek güreşlerini, meydan okumaları, gol atma çabalarını, köşeye sıkıştırma gayretlerini yakından takip etmiş biri olarak, "Bu konuda yerin üstünde ve göğün altında söylenmesi gereken en harika sözler söylenmiştir!" noktasına gelmiştim. Ama şimdi emin değilim. Çünkü görüyorum ki kocaman laflarla yaptığımız tartışmaların öznesi durumundaki türbanlı genç kızlar, kategorize edilmeye hiç de münasip bir durumda değiller! İşte başındaki örtü "ninelerimizin başörtüsü"ne benzemeyen bir genç kız, Özcan Deniz'e ağlayarak sarılıyor! Ne yani, bu genç kız mı Cumhuriyet'in temeline dinamit koyacak? Peki ya Haluk Levent şarkılarına çılgınca kafa sallayarak katılan genç kız için "din devleti peşinde koşuyor" diyebilir miyiz? Mustafa Sandal konserinde kendinden geçmiş biçimde tüm şarkılara eşlik eden genç kızın, bir gün gelip bizleri kıtır kıtır kesme düşleri gördüğünü düşünebilir miyiz? Şimdi hararetli bir biçimde türban tartışması yapanlara "Biraz susun!" demenin tam sırası değil mi? Çünkü ortada ezber bozan görüntüler var. Ey din devleti peşinde koşarak türbanlı genç kızları bayraklaştırma eğiliminde olanlar! Ey türbanın siyasal İslam'ın simgesi olduğunu düşünüp bütün türbanlıların Cumhuriyet'i yıkmak istediğini savunanlar! Lütfen biraz susun! Bakın hayat, sizin çizdiğiniz sınırları nasıl da darmadağın ediyor!
|