| |
|
|
Lance Armstrong kanserin üzerine yürüyor!..
Susan Pollack'ı okuyorum, International Herald Tribune'da.. Freelance bir kadın gazeteci.. Memesinde tümör tespit etmişler.. Onu anlatıyor.. "Amerika'da her sekiz kadından biri meme kanseri tehdidi altında" diyor.. Büyükannesi meme kanserinden ölmüş.. Onun zamanında meme kanserini erken tespit eden usuller ve imkânlar yokmuş.. "Annem de meme kanseri idi. Ameliyat, ilaç ve ışınla tedavi.. Aradan 20 yıl geçti.. Gayet sağlıklı ve keyifli sürdürüyor hayatını 80 yaşında" diyor.. Son günleri bu tümörün izlenmesi yüzünden doktorunda geçmiş.. Orada kendisi gibi olan başka kadınlar da var.. Ahbab olmuşlar.. Sohbet ediyorlar.. Ne konuşuyorlar peki?.. Fransa Turu'nu.. Amerikalı kadınlar Fransa Turu'nu niye konuşsunlar ki.. Çünkü orada Lance koşuyor.. Tarihin en ünlü kanser hastalarından biri.. Lance tüm kanser hastalarının idolü, umudu, bayraktarı.. Turu kanserliler adına koşuyor sanki.. O başarırsa, hepsi başaracak.. "Biz kadın kanseri hastalarıyız" diyor, Susan.. "Ama konuşma konumuz en erkek kanser türü üzerine.. Testis!.." "Lance kanser hastalarının şampiyonu.. Bizi kansere yenilmekten koruyor. Hepimiz ona sahip çıkıyoruz. Çünkü o bize sahip çıkıyor" diyor.. Haklı.. Lance kanserden öyle güçlü bir dönüş yaptı ki.. Testiste başlayan tümor yayıldı. Akciğerler.. Beyin.. Ameliyatlar.. Yoğun kemoterapi iyice yere vurdu. Fransız sponsoru "Artık işe yaramaz bu adam" diye desteğini geri çekti. Takımsız kaldı. Tekrar bisiklete bineceğini değil, doğru dürüst yürüyeceğini düşünen yoktu. İşte bu adam ayağa kalktı ve Fransa Turu'nu arka arkaya beş defa kazanmayı başardı. Turun 100 yıllık tarihinde bunu yapan 4 kişi daha var. Turu beş defa kazanan dört kişi daha.. Ve Lance bu yıl altıncı, arka arkaya altıncı kez kazanarak tarihte hiç olmayan bir şeyi başarmaya koşuyor.. "İşte" diyor, Susan, "Biz tüm kanser hastalarının sarı mayoyu bu kadar istememizin sebebi.. Armstrong'un her zaferi kanserin bir ölüm fermanı olmadığını kanıtlıyor. Onun bu zaferlerle dolu savaşı kanserden daha az korkmamızı sağlıyor.." Kanserden daha az korkmak.. Kanserin ölüm demek olmadığını bilmek ve bunun muhteşem bir örneğini görmek, bu hastalığı yenmede, ameliyatlar, ışın ve ilaç tedavileri kadar önemli.. Çünkü, annemden biliyorum, 44 yaşında meme kanserinden ölen annemden.. Annem kansere değil, yaşamdan umudunu kestiği için kendisine yenildi.. Lance Armstrong onun zamanında olsaydı, bugün Susan gibi düşünürdü.. "Ben de başaracağım. Yaşayacağım.." O zaman da yaşardı. İnsanı öldüren hastalık değil.. Umutsuzluk.. Hasta yenilmişse eğer kafasında, onu dünyanın en iyi doktorları, en müthiş tedavi teknikleri dahi kurtaramaz.. En iyi ben bilirim, yaşadım. Umudu kesip yarışı bırakmak beni ölümün eşiğine getirdi.. Sonra doktorum, nur içinde yatsın, Albay Yusuf Yazıcı'nın tokadı ile kendime geldim.. Yaşama asıldım.. Ertesi sabaha çıkma ihtimalimin binde oranlara inişinden bu yana 34 yıl geçti.. Tıbbın bittiği yerde, Yazıcı hocamla birlikte inancın, yaşama hırs ve azminin savaşını başlattık ve kazandık.. Susan "Hiçbir insanoğlu ölümü yenmeye muvaffak olamayacaktır. Ama dağların doruklarına doğru pedal basan o sarı mayoda ölüme meydan okuyan bir şiirsellik var. Lance Armstrong bize, yaşamın, ölümün ve hastalıkların çok ötesinde bir şeylerin daha olduğunu hatırlatıyor. Arkasına taktığı 150 bisikletçi ile Pireneler'de yürürken bize hayal gücünün, bize yenilmezliğin şiirini doğrulatıyor" diyor.. "O sarı mayo bizi umudun ve ihtimallerin selinde sürüklüyor.." TRT, bu dünyanın en güç ve bu yılki koşulları ile en anlamlı sporunu yayınlama gereği duymadı.. İmkânı olanlar Eurosport'tan izliyorlar.. Türkçe anlatan ve yorum yapanlar bir felaket.. Bilmiyorlar, anlamıyorlar, yaşamıyorlar.. Geçen gün aralarında gülerek, kıkırdaşarak Lance Armstrong'u küçümsediler, alaya aldılar.. "Bu kanser olayını da medya ne kadar büyüttü yahu.. Kah.. Kah.. Ne yapalım adam kanserse.. Kıh.. Kıh.. Artık o kazanmasa da Tura renk gelse.. Hoh.. Hoh.." Öfkeden öyle bir çıldırdım ki.. O gün Türkçe dinlemeyi kestim.. Kendi öz dilimle değil, İngilizce izliyorum artık Turu.. Turu anlatan çok bilmiş ukalalalar da bir gün banda kaydetseler de, kendi anlatımları ile onları bir mukayese etseler.. Belki utanırlar.. Belki yüzleri kızarır.. Belki biraz derslerini çalışarak mikrofon başına geçmeyi öğrenirler.. Belki, insanlık tarihinin en büyük savaşının ne demek olduğunun farkına varır, utanmadan gülmek yerine, binlerce, yüz binlerce kanser hastasının yaşam, mücadele umudu, yüz binlerce insanın yenilmezlik kanıtı, zafer idolü bir şampiyon önünde saygı ile eğilmeyi öğrenirler.. Birisi onlara O. Henry'nin Son Yaprak öyküsünü okumalı.. Lance Armstrong kaç kanser hastasının son yaprağı hiç düşündüler mi?.. O yenilmedikçe kaç kanser hastası ölümü yenecek morale ve güce sahip olacak, hiç akıllarına getirdiler mi?. Lance Armstrong, peşindeki 150 bisikletçi ile Fransa Turu'na, altıncı şampiyonluğa, tarih yazmaya koşmuyor.. Lance Armstrong ardındaki yüz binlerce hasta, milyonlarca hasta yakını ile kanserin üzerine yürüyor!..
|