Türkiye'nin dört bir yanında 16 mağazası bulunan "Ender"in patronu Nevzat Gizer 13 yaşından beri "işin" içinde. Ve onun en büyük hayali Amerika'da mağaza açmak.
* İş hayatına ne zaman başladınız? 13 yaşımdan beri mağazalarımızda çalışıyorum. 1999 yılında Amerika'da 'The Athlete's Foot' diye bir firmanın isim hakkını aldım ve ikiz kulelerin hemen yanında Broadway Caddesi'nde ilk mağazamızı açtım. Ama şanssızlık işte, patlamadan sonra 6 ay mağazamıza giremedik. Zaten o bölge tamamı ile hayatını kaybetti. Ondan sonra da ben temelli Türkiye'ye geri döndüm. * Türkiye'ye dönmek sizin tercihiniz miydi? Evet. Babamın üstünden yükü almak istiyordum hep. Ayrıca işimi seviyorum, çok zevkli bir iş. İşin güzel yanı bizim bin kadar çalışanımız var ve yüzde 80'i 18- 25 yaş arasında. Çok genç bir firmayız. Burası çalışanları ile büyük bir aile gibi, birinin akrabasına bir şey olsa, herkes hemen ilgilenir. Kurumsallaşmamıza rağmen insan ilişkilerimiz çok güçlüdür. Profesyonel yöneticilerimiz de kendi içimizde yetişen insanlardır, dışarıdan birini alma taraftarı değiliz.
* Firmanızı rakiplerinizden ayıran özellikleri nedir? Bugün 16 mağazası olan Türkiye'nin önde gelen çok katlı departman mağazalarından biriyiz. 1 milyonun üzerinde mağazamızın kartına sahip müşterimiz var. Ağırlıklı olarak İstanbul'da, Antep'te, Eskişehir'de, Adana'da ve Mersin'de mağazalarımız var. Ev tekstilinden, spor malzemelerinden, spor giyimden elektronik eşyaya kadar her şey var. Bizim çalışanlarımız da, hitap ettiğimiz kesim de çok genç. Ayrıca Ender Mağazacılık Okulu'nu kurduk, pilot mağazamız Bakırköy şubesiydi. Good to Grade adlı danışmanlık firmasıyla anlaştık. Her ay düzenli olarak onların ofisinde yöneticilerimize okul açtık. Yurt dışından getirilen programları uyguluyoruz. Bunun yanı sıra belirli kriterleri dolduran müşterilerimize VIP Müşteri uygulaması başlattık. Her türlü hizmetimizden hızlı faydalanabildikleri gibi, çalışma saatleri dışında da VIP Müşterilerimiz için mağazalarımızı hizmete açabiliyoruz.
* Firmanızın reklamına çok rastlanmıyor.. Ben Türkiye'ye geldiğimde ilk yapmak istediğim reklamlarımızı arttırmaktı. Bu doğrultuda Türkiye'nin en önde gelen reklam şirketlerinden biri ile çok yüksek bütçeye anlaştık. Onların bize öğrettiği, bizim gibi firmaların ulusal boyutlarda reklam yapmasının gereksiz olduğu, lokal reklamlara ağırlık vermemiz gerektiği oldu. Eskişehir mağazası için oranın müşterilerine, Adana mağazamız için oranın müşterilerine yönelik reklamlar yapmamız gerektiğini öğrendik. Yani 'Mahallenin Abisi' pozisyonunda olmanın doğrusu olacağına karar verdik. Örneğin Bakırköy'deki mağazamızdan alış veriş yapan müşterilerimizin çocuklarına tiyatrolar düzenlemeye başladık. Kadir Has Üniversitesi'nin koşusuna sponsor olduk.
* Firmanız için koyduğunuz hedef nedir? Firmamızı kuran Abdurrahim Gizer öncülüğünde, babam ve 3 amcam kendi hayallerini en üst seviyede gerçekleştirmiş, hatta aşmışlar. Ben 3'üncü jenerasyonu temsil ediyorum ve firmamızı bugün geldiği noktadan çok daha yukarıya taşımam lazım. En büyük hayalim tekrar Amerika'ya gidip, mağaza zincirimizin devamı olarak orada bir mağaza açmak. Zaten bir şirket dünyaya açılmak istiyorsa ya New York ya da Londra'dan başlamak durumunda.
* Yapmak istediğinizya da içinizde kalan başka bir iş var mı? Henüz 25 yaşındayım, işi burada öğrenmek, tecrübeyi burada kazanmak istiyordum her zaman. Babanızın kontrolündeyken işin zorluklarını görmek, hatalar yapmak çok büyük avantaj. Fakat hazır olduğuma inandığımda Telekom özelleştiriliyor, bu işe girmek istiyorum, bu konuda eylül ayında olacak gelişmeleri bekliyorum.