Devlet Bakanı Babacan, genç yaşından dolayı yurtdışında konuştuğu insanları bakan olduğuna inandırmakta güçlük çektiğini söylüyor.
Kabinenin en genç üyesi Hazineden Sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan, gençliğinden yakındı. AKP Gençlik Kolu yayın organı "Genç Türkiye"ye samimi açıklamalar yapan Babacan, yaşından ötürü özellikle yurtdışında pek çok insanı bakan olduğuna inandırmakta güçlük çektiğini söyledi. Bakan Bşabacan çocukluğunda yaptığı yaramazlıklardan, aile yaşamına, siyasette ve ekonomideki hedeflerine kadar soruları yanıtladı. Babacan, siyasetin oturmuş geleneklerine uyum sağlamakta güçlük çektiğinden yakınırken, "çok konuşulmasından ve protokolden rahatsız" olduğunu kaydetti. Eski alışkanlıklardan kurtulmanın kolay olmadığını söyleyen Babacan, "Bugüne kadar iş yapılmamış, sadece nutuk atılmış. Yağmasan da gürle tarzı bir siyaset yapmak, bol keseden umut vaat etmek, sonra da büyük bir pişkinlikle verilen sözlerin üzerine yatmak benim tarzım değil" dedi.
'PARAYLA DOST OLMADIM' Devlet Bakanı Ali Babacan, hükmettiği katrilyonların sadece kağıt üzerinde olduğunu belirtirken, "Parayla dostluğum hiç olmadı. Çünkü böyle bir dostluğu hep tehlikeli gördüm. Araya mesafe koymazsanız siz parayı değil, para sizi yönetir" dedi. Babacan'ın geçmişi ve geleceğiyle ilgili aktardığı ilginç anektodlar şöyle;
* Ben bir gün bakan olup ekonomik sorunlarla ilk elden mücadele edeceğim demedim. Şartlar beni buraya getirdi, seçmenimiz, Genel Başkanımız buraya layık gördü.
* İç dünyamda kibir olmadı, olmayacak. Ben hayata tatlı bir imza atmak istiyorum. Arkamdan 'Bir Ali Babacan vardı iyi işler yaptı' denmesini amaçlıyorum. Bir sorumluluk üstlendiysem onu hakkıyla yerine getirmeliyim. Başka yolu yok. Kafama takarım, iddialı olurum.
* İnanın daha tek bir lira bile görmedim. Her şey kağıt üzerinde oluyor. Şaka bir yana, şahsi olarak parayla çok yakın bir dostluğumuz olmadı.
VİCDANIM VAR * Kılı kırk değil, kırk milyon yaran bir hassasiyet içinde olmak gerekiyor. Düşünsenize işçi çalışıyor emeğinden bir parça veriyor, işadamı üretiyor ürettiğinden bir parça veriyor, esnaf alıp satıyor bir parça veriyor. Fakirinden zenginine kadar herkes bir parça vergi veriyor. Sonra bunlar önünüzde toplanıyor. Ne kadar dikkatli olmanız gerektiğini, bir tek kuruşun bile amaç dışı kullanılmasının getireceği vebali, vicdani rahatsızlığı bir düşünün... Maalesef geçmiştekileri anlamakta güçlük çekiyorum. Fakirleri, yetimleri görüp de elindeki emaneti kendisi ya da başkası için kullanan ve kullandıranların nasıl bir yüreği, vicdanı olabilir. Bu affedilmez bir durum.