Sağına sarmısak soluna soğan
Bugün irdeleyeceğimiz konuya uysun kabilinden bir başlıkla huzurlarınızdayım. Beni Allah başınızdan eksik etmesin tabii. Kilit söz şu: Amaan bi eksik bi fazla n'olucak demeyin. Sarmısakla soğan yemeyin. Gayet leziz bir o kadar da tehlike içeren bu zerzevat bir nevi turnusol kağıdı gibidir. İnsanın ne mal olduğunu şappadanak ortaya çıkarıverir. Gelişme bölümüne daha ziyade kadınları ilgilendirecek bi test ilen antre yapalım diyoruz. Özellikle de 'İkinci Bahar'ın '35 yaşındaki genç kız(!)ı' -kendi ifadesi bu Oya'nın paranoyaklığına haiz olanlar için birebir. Yalınız bu test, el ele kol kola mavi de boncuk pışş hadisesi bitip de evli evine köylü köyüne dağılınılan ilişkiler için geçerli.' Ona ilişki denir mi?; diye soracak olana da hazır bi cevap var: Oladabilir. Uzatmayalım. Sevgiliyi eve yemeğe davet ettiniz. İçine soğan da koyduğunuz salatayı masanın ortasına şekillendirdiniz. Şimdii; test edin bakalım salatayı yiyecek mi yemeyecek mi? 'Yerse' her türlü hareketi ben senle yaşarım, senden azade bir dünya var mı şaşarım' kulak memesi kıvamında bir par(a)t(o)neriniz var demektir. Namusunuzla güzel güzel oturun, hiç ses etmeyin. Fekaaat ya yemezse? Bu, şu demektir. Evinizden ayrıldığında hızını alamayıp bar bar dolaşıp bakınmaya devam edecek ya da telefon defterine bakıp hazır kuvvetlerden(maalesef bi kısım kız taifesinin durumu bu.) birine kapağı atacak. Bu durumda adamın burnunu sıkıp yeşilliği ağzından içeri tıkıştırmaktan başka çare göremiyorum. Ki gidip kıza rezil olsun soysuz. Şimdi de daha iyi niyetli sayılabilecek bir test-tesbite geçiyoruz. Birlikte yemeğe çıktınız, henüz yatak, döşek durumları yok aranızda. Masadaki mevcut donanıma ilaveten bi lakerda filan sipariş edin bakalım. Garson servis ederken nasılsa soracak: 'Soğan alır mıydınız?' Alırım' veya 'almam'ın aranızdaki senkronu çok önemli burada. Senkronize bir durum varsa yemeği hemen bitirip birlikte çalılıkların arasına doğru kaybolabilirsiniz.
Lahmacunun Dayanılmaz Tadı Bir tüü Allah beni nasıl bilirse öyle yapsın tesbiti de var menüde. Onu da örneklendirivereyim. Farzedin akşam için bir beklentiniz yok evde singıl singıl takılıyorsunuz. Eve bir miktar leahmeacun söylediniz içine de bastınız soğanı ve zıkkımlandınız. Birden telefonunuz çaldı. Aaa sevgili adayınız arıyor. Bir süredir herkes her şeyin farkında ama karşılıklı cilve ve naz boyutundasınız. E heyecanlanılıyor tabiyatıyla. 'Sana geliim mi?' diyor. Ay! Bir telaş...Vuslat gerçekleşecek belki de birazdan. İşte beklenilen an. 'Gel tab... Yani hayır! Asla olmaz!!??' filan diye saçmasalak bir geveleme develeme deve kuşu kovalama deve mi kuş mu belli olmayan bir garabet çıkıyor ağzınızdan. Ama karar belli: HAYIR! Emin olun ki Ajda'da bu durumda kalsa böyle yapardı. Valla. E şimdi demn!!, demn ve de şit! Dublaj da Türkçeleştirilmemiş film karesi gibi kaldınız di mi? Ziftlenirken iyiydi ama! Murphy denen adam şeyinden uydurmadı herhalde onca kanunu. Yüzde bir milyon inanınız ki siz bu zehir zıkkım kombinasyonu yemeseydiniz aramiicaktı. Amaan! Boşvericeeniz, bööle durumlarda, takılmiicaanız hadiseyes. Hiç olmazsa aramış oldu. Şimdi top sizde... Yine de kıssadan, Pollyanna kılığına girelim gibi bir hisse çıkaran olduysa aman ha... İşin ucu 'uğurlu hareket bu demek. Bunnarı yeyince arıyo annadıım! Şu halde ben niye her gün soğan filan ziftlenmiyorum?' a kadar gider. Ki aramızda böylesine salak bir varlık olduğuna ben şahsen inanmak istemem. İsterim isterim de ne isterim peki? Olaya şu şekil nihayet verip noktayı koymak. Şimdiii ahizeyi kulağa dayıyorsunuz, favori kebapçınıza iri yarı bi Beyti sipariş ediyorsunuz, bi yiyen bi de yemeyen pişman oluyo. Yemeyeni bilmem ama yiyen kesin şişman oluyo. Sizi dersini bilmezler siziii!... Hadi bakiim sınıfa. Snıf, snıf, snıf snıfffff!
|