|
|
İşin düğümü yılın sonunda
Mali piyasalar yılın ikinci yarısına iyimserlik dalgası ile girdi. Amerikan Merkez Bankası'nın beklenen ve fiyatlara giren 0.25'lik faiz artırımı gerçekleşti. Bu piyasaları rahatlattı. NATO'nun İstanbul Zirvesi, Türkiye'ye güven verdi, önemini vurguladı, AB'nin müzakere takvimi vermesi için bir önemli viraj daha alındı. Açıklanan milli gelir rakamları, ithalat ve ihracat verileri yaz aylarında cari açıkta bir sorun yaşanmayabileceği ihtimalini artırdı. Yaklaşık iki aylık tatil havasının ardından eylülle birlikte 2004 yılının ve gelecek yılların kaderini belirleyecek gelişmeler gündeme gelecek. Sonbahardaki kavşak noktasında Türkiye mali piyasaları bir yol ayrımına da gelebilir. Nedir bu kavşak noktasını oluşturan gelişmeler?
IMF ile anlaşma 2005 Şubat sonrasında IMF ile nasıl bir program çerçevesinde anlaşacağımız eylül ayında netleşecek gibi. Kanun gereğince ilk kez hazırlanmakta olan üç yıllık programın sonuçlandırılması ile IMF heyetinin Türkiye gelmesi bu ayda çakışıyor. Zaten en geç ekim ortasında program kesinleştirilip Meclise sunulmalı. Bu anlamda IMF ile anlaşma eylülde gerçekleşebilir. Bu da piyasalara yön verecek ve iyimserliği körükleyecek temel bir gelişme. Türkiye'nin AB'den tarih almayı garanti etmesiyle IMF ile anlaşmadan cayması ise zor. Çünkü, AB, Türkiye'ye takvim verse bile, IMF ile programı sürdürmesini şart koşabilir. Aksi taktirde AB'nin Türkiye ekonomisini gözetleyecek ve denetleyecek bir mekanizması yok.
Dış gelişmeler ABD faizlerinin yıl sonuna kadar üç kez daha 0.25 artırılarak yüzde 2'ye çıkarılması bekleniyor. Bu, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ükeler için likidite imkanlarının kısıtlanması anlamına geliyor. Dış borçlanmanın maliyetini artıracak böyle bir gelişme yılın ikinci yarısında mali piyasaları etkileyecek. ABD Merkez Bankası'nın faiz artırımına karar vereceği toplantılar 10 Ağustos, 21 Eylül, 10 Kasım ve 14 Aralık'ta yapılacak. IMF anlaşması ve AB gibi iki güçlü olumlu etki yanında bu tarihler piyasaları olumsuz etkileyebilecek. Dış dünya gelişmelerine petrol fiyatlarının yüksek düzeylerde seyredecek olmasını da eklemek gerekiyor.
AB etkisi Yılın ikinci yarısında mali piyasaları ve ekonomiyi etkileyecek temel değişkenlerden biri de AB'nin Türkiye'ye müzakere tarihi verip vermeyeceği. Tarih verilmesi, yüksek seyreden dış açığın rahat finanse edilmesi sonucunu doğuracak. Bu durumda cari açığın nasıl finanse edileceği 2005 yılının sorunu haline geliyor. AB, Türkiye'yi memnun edecek bir tarih vermeyecekse, cari açık tartışması bu yıl gündeme gelebilir. AB konusunda en büyük ipucunu 6 Ekim'de açıklanması beklenen Türkiye İlerleme Raporu verecek. Komisyonun hazırlayacağı bu raporun olumlu olması yetmiyor. Raporun "Türkiye'ye müzakere tarihi verilmeli" biçiminde net bir ifade kullanarak, Zirve'de ülkeler için bağlayıcı olması gerekiyor. Aksi taktirde aralık zirvesinde ülkelerden biri veya bir kaçı ipe un serebilir. Dolayısıyla piyasaların AB beklentisini satın alabilecekleri birinci dönem 6 Ekim'e kadar olacak dönem. Bu dönem, hazırlanacak üç yıllık program ve IMF ile anlaşmayla çakışıyor. Ekim sonrasına sadece AB etkisi kalıyor. O da İlerleme Raporu'na bağlı kalmak kaydıyla.
Sonrasına bir şey yok Aralık sonrasına ise iki büyük çıpa etkisinin yerine konulabilecek başka bir şey henüz yok. Beklentiyi satın almak ve gerçekleşeni satmak piyasaların ana işleyiş kuralı. Bu nedenle AB'den takvim alınsa bile, piyasalarda genel bir kâr realizasyonunun yaşanması kaçınılmaz olacak. Kaldı ki, kâr realizasyonunda erken davranmak isteyenler de çıkacaktır. Böyle bir deneyimi Türkiye piyasaları ilk kez yaşayacak. Birileri için yüksek kazanç, birileri için de yüksek kayıp söz konusu olacak.
Sonuç: "Zehir kuyruktadır" Latin Atasözü
|