Büyümede madalyonun öteki yüzü
GSMH'nin yılın ilk çeyreğinde yüzde 12.4 gibi doruk noktasına çıkması, 2004'ün bütününde yüksek büyüme olasılığını gündeme getirdi. Türkiye ekonomisi büyümesine büyür ama bunun bir de finansman tarafı var. Eğer finansmanda aksama olursa, ya da büyümeye yetecek finansman sağlanamazsa, en azından kur artışı gündeme geliyor. Kur artışı ile faiz artışı ve mali piyasalarda dalgalanma gündeme geliyor. Büyümenin finanse edilmesindeki zorluk bu durumda reel ekonomiye yansıyor ve yüksek büyüme sürdürülemez duruma geliyor. Eğer iyi haber akışının etkisiyle cari açığın üzerinde sermaye girişi olursa, bu da kuru baskı altına alıyor. Sermaye akışında hızlanma kuru düşürüyor ve büyümeyi daha yükseltebiliyor. *Geçmişteki örnekler- Bitişikte 1990'dan itibaren Türkiye'nin çektiği toplam kaynak girişi yer alıyor. İşaretli olan yıllarda kaynak girişinin artmasıyla GSMH'nin arttığı, kaynak girişinin yavaşlamasıyla büyümenin düştüğü dikkati çekiyor. Türkiye'den net kaynak çıkışı olan üç yıl ekonomi daralmış, 1991 de ise hem kaynak girişi durmuş ve sıfıra yaklaşmış hem ekonomideki büyüme sıfıra doğru inmiş. *7 milyar dolarlık kaynak- 2002 yılında başlayan yeniden kaynak girişi üçüncü yıldır sürüyor. Ekonomideki büyüme de devam ediyor. Hatta büyümenin doruk noktasına çıktığı 2004 yılında kaynak girişi de hızlanmış. Ödemeler Dengesi'nde yer alan verilere göre, yılın ilk dört ayında 5 milyar 670 milyon dolarlık kaynak, "sermaye ve finans hesabı'nın alt kalemleri ile ekonomiye girmiş. "Net hata ve noksan" kaleminde 1 milyar 211 milyon dolarlık kaynak girişi söz konusu olmuş. İkisinin toplamı ekonomiye toplam kaynak girişini ifade ediyor. Bu da, 6 milyar 881 milyon doları buluyor. Aynı rakam geçen yılın ilk dört ayında 3 milyar 667 milyon dolar. Yani bu yıl en azından 3 milyar dolarlık ekstra bir giriş olmuş. GSMH'deki artışta geçen yılın ilk üç ayında yüzde 7.4'ten bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 12.4'e yükselmiş. *Kaynak girişi sürer mi?- Bundan sonra kaynak girişinin devam edip etmeyeceği, edecekse ekonomideki büyümenin üzerinde olup olup olmayacacağı, öncelikle kurun seviyesini belirleyecek. Tıpkı nisan ve mayıs aylarında cari açığı finanse etmede zorlandığımız ve bunun dolar kurunu yüzde 20'ye yakın yükseltmesinde ortaya çıktığı gibi, gelecek dönemde büyümenin finansmanında zorlanılması, kurları yükseltici etki yapabilecek. Aksi durum da, düşüş etkisi yaratabilir. Döviz gelir ve giderine bakınca, en azından yaz aylarında rahat bir döneme giriliyor. Bu aylar genelde turizm gelirlerinin artarak cari açıkta fazla verilen aylar. *Değirmenin suyu dışarıdan- Yılın son üç ayında döviz akışındaki tablo yine tersine dönüyor. O zamanda belki imdada ekim ayında açıklanacak AB Türkiye İlerleme Raporu yetişir. Ancak o zamana kadar IMF ile program kesinleştirilmezse, büyümenin finansmanında zorluklar ortaya çıkabilir. Bu da büyümenin hızını keser. Ekonominin çarkları dönmesine dönüyor da, değirmenin suyunun dışarıdan geldiğini bilmek lazım. *Sonuç: "İplik en ince yerinden kopar" İspanya Atasözü
|