Yeni düzen kuramamış borsayı kurtarmaya AB heyecanı yeter mi?
Ekonominin canlanmasıyla borsanın canlanması paralel gider. Geçmişteki beş büyük borsa patlamasında büyümeyle bu paralellik bire bir çalıştı. Yandaki tabloda iki yıl arka arkaya büyümeyi mutlaka borsa patlamasının izlediğini görüyoruz. Altıncı büyük yükseliş Eylül 2001'de başladı ama çok ağır ilerliyor. Endeks bu tarihte 0.43'ten 29 Mart 2004'de 1.62 cente yükseldi ve yüzde 276 arttı. Bu çıkış borsanın ilk büyük yükselişi dışında en güdük kalanı. Ekstra nedenler var- Ekonomi 3. yıldır yüksek büyümesini sürdürüyor. 2002'deki yüzde 7.9'luk büyümeyi 2003'te 5.9'luk GSMH artışı izledi. Çarşamba günü açıklanacak 2004 yılı ilk çeyrek verileri yüzde 10'a yaklaşabilir. Yılın bütünü için yüzde 7'lik büyüme mümkün. Sadece büyüme değil, geçmiş dönemlerden farklı olarak bu dönemde AB gündemize girmiş. Çok büyük beklenti yaratılmış. Buna rağmen borsa canlanması yok. Büyüme ve AB yanında borsanın altıncı büyük yükseliş dönemini destekleyen başka bir faktör daha var. Türkiye'nin 30 yıldan beri devam eden kronik yüksek enflasyonu tek haneli rakamlara indi. Reel faizler yüzde 10'a doğru geriledi. Rakip bir yatırım aracı olarak döviz kurunun borsa tarihinde ilk kez gerilemesi de, bu dönemin önemli artılarından biri. Dolar son üç yıldır artmadığı gibi düştü. Yatırımcı güveni- Peki geçmiş büyük yükseliş dönemlerine göre en az üç ekstra olumlu faktörün desteği söz konusuyken, bu borsa neden geçmişteki canlılığını yakalayamıyor? Bunun nedenlerini geçen hafta yazdığımız yazılarda sıraladık. 23 Aralık 2003'te "Gerçek borsa patlaması yatırımcı güveniyle olur" başlıklı yazıda belirtmiştik: "Yatırımcı güveni geri gelmeden borsa Avrupa heyecanı ile yükselse bile, bu ancak sınırlı bir katılımcı ile sınırlı bir patlama olabilir." AB heyecanı- Son bir umut ise belki sonbaharda AB heyecanı yaşanır ve buradan bir borsa canlanması olura kaldı. Bunun olabileceğine ben de inanıyorum. Ancak olsa bile, yatırımcı güvensizliği nedeniyle sınırlı kalacağını, sermaye piyasasının gerçek potansiyelini yansıtmayacağını tahmin ediyorum. Böyle bir canlanma, borsayı terketmek isteyenlere de iyi bir satış fırsatı verebilir. Bu piyasa, yatırımcıların var olacağı, geleceklerine güven duyacakları bir ortamı oluşturmak zorunda. Yeni bir düzen kurulması ise akşamdan sabaha olacak iş değil. Ama bir yerlerden de başlamak gerek. Önlem ne zaman?- Yoksa, AB bile bu piyasayı yeterince heyecanlandırmayabilir. Yeni düzen kurulmazsa İMKB yıllarca ekonomisi büyüyen bir ülkenin güdük kalan borsası olarak bir ilke imza atabilir. Üstelik bu güdüklük uzun vadede, şirketlerin verimlilik ve dünyayla rekabet edebilirliğini baltalayacağından, ihracat ve ülkenin büyümesi sürdürülebilir olmayabilir. Sermaye piyasası kuvvetli olmayan ülkeler, global şirket çıkaramazlar, çıkaramıyorlar da. Şimdilik, devletin, ekonomi yönetiminin bakış açısı, tutumu, herhangi bir misyon yüklememiş olması ve yönetim hataları sermaye piyasasını baltalıyor. Peki ya sermaye piyasası güdük kaldığı için özel sektörün, ihracatın, büyümenin, ekonominin önünü tıkarsa, dolayısıyla işsizliğin çözümünü engeller ve siyasileri baltalarsa... İlle o zaman mı önlem almak lazım... Sonuç- "Ya ümitsizsiniz/ Ya da ümit sizsiniz/ Ya çaresizsiniz/ Ya da çare sizsiniz" Behçet Necatigil
|