Borsa devrimi, yatırımcıların yanısıra IMF'yi, programı ve işsizi de kurtarır
SPK'da Ali İhsan Karacan, İMKB'de de Tuncay Artun döneminin son bulduğu 1997 yılından bu yana sermaye piyasasında yeni bir şey yapılmadı. Ekonomi krize girdi, şimdi yeniden yapılanıyor. Bankalar battı, ortaya yeni bir yapı çıkmakta. Ama sermaye piyasasında çıt yok. Hatta bankaları yeniden yapılandırırken sermaye piyasasının temeli dinamitlendi. Bu anlamda bankalar da, ekonomi yönetimi de, IMF de bindikleri dalı kestiler. Programı uygularken parlak bir başarı elde etme fırsatını kaçırdılar. Sonuna yaklaştığımız ekonomik programın beş temel ayağından üçünde net başarı sağlayamadılar. Bunu biraz açayım. 2001 yılında yürürlüğe konulan ekonomi programının en önemli amacı, enflasyonu düşürmekti. Merkez Bankası'na bağımsızlık verilerek bu hedef tam olarak tutturuldu. İkinci amaç, kamu borçlarını kontrol altına almaktı. Bunun için kamu kesimi yüzde 6.5 faiz dışı fazla verecekti. Bu da, kısmen sağlandı. Üçüncü ayakta, banka kesiminin yeniden yapılandırılması geliyor. Burada henüz yolun yarısındayız. Kamu bankalarının özelleştirilmesi duruyor. Bir de, özel bankalara istenildiği ölçüde likit sermaye henüz konulamadı. Sermaye piyasası canlı olsaydı bu pekala sağlanabilirdi. Dördüncü ayak, kamuda reformda belli ölçüde mesafe sağlandı. En büyük eksiklik ise özelleştirmede. Burada da borsanın yeterince canlı olmaması özelleştirmede başarıyı engelledi. Son ayak, özel sektörün yeniden yapılanarak 2001 krizi sonrasındaki yeni ortama ayak uydurmasıydı. Şirketler reel ücretleri düşürerek ve teknolojik yatırımlar yaparak verimlilik artışına gitti. Ama mali bünyelerinde fazla bir değişiklik yok. Sanayi kesiminin yeniden yapılanma için 10 milyar dolarlarla ifade edilen uzun vadeli kaynağa ihtiyacı olduğu hesaplanıyor. Halka arz yapmak için şirketler kuyrukta. Ama piyasada alıcı yok. Devlet de özelleştirmedeki kamu şirketlerinin hisselerini Türkiye Borsası'nda halka arzedemiyor, ABD borsasına götürüyor. Özel sektör uzun vadeli kaynak yokluğundan dolayı yeni yatırım yapamıyor. Bu nedenle programın yürütüldüğü dönemde Türkiye'de işsizlik arttı. IMF ajandası- Sonuna yaklaştığımız ekonomik programın son üç ayağındaki eksikliği sermaye piyasasının anılan dönemde gerilemesinden kaynaklanıyor. Hem bankaların özsermaye artışına gidememesi, hem özelleştirme yapılamaması, hem de şirketlerin halka arz yoluyla sermayelerini güçlendirememeleri sermaye piyasasının yetersizliğinden. Programın beş ayağından üçünün yarım kalması, aynı zamanda 2005 Şubat'ı sonrasında IMF ile yola devam etme zorunluluğunun nedenlerini oluşturuyor. Bunu IMF'nin görmesi zor. Çünkü bu kurumun asıl misyonu ödemeler dengesinde sorun çıkmaması. Uluslararası Para Fonu'nun adında zaten para kelimesi var, ama sermaye kelimesi yok. Onun için IMF heyeti Türkiye'ye geldiğinde bankaları ziyaret ediyor, Bankalar Birliği'ne gidiyor ama SPK'ya veya borsaya gelmiyor. Türkiye'den de birileri çıkıp bunu IMF'nin ajandasına sokamadı ki, piyasanın yeniden yapılanması zamanında gerçekleşsin. IMF'nin kulağı delinsin. Temiz sayfa açma- Sermaye piyasası ayağını zamanında revize edemediğimiz için, artık durumu devrim niteliğinde değişiklikler kurtarır. Tıkanıklığa yol açanların bu tıkanıklığı aşmaları elbette beklenemez. Sorunun parçası olanlar sorunun çözümleyicisi olamazlar. Bunu ancak bu piyasanın devrimcileri yapar. Bir kaç kişiyi devirmekle de sorun çözülmez. Çözüm yeni bir düzeni kurmaktan ve sermaye piyasasında temiz bir sayfa açmaktan geçiyor. Bu piyasanın içindeki aracılar, yatırımcılar, şirketler, kamu kesimi ve ekonomi yönetimi ya sermaye piyasasını büyütmenin yolunu bulacak, bunun koşullarını sağlayacak, tıkanıklığı aşacak ve hayatta kalacaklar. Bu durumda Türkiye ekonomisi, para piyasası yanında sermaye piyasasının da üzerinde çift ayaklı olarak yoluna daha sağlam ve hızlı devam edecek. Ya da piyasanın tarafları ve yararlananları sorunu çözmede ve devrimi yapmada başarısız kalacak ve batacaklar. Bu durumda ekonomi yoluna tek ayakla devam edecek. Sonuç- "Ya yapalım, ya ölelim!" Burns
|