| |
|
|
Bin yıl da geçse, kadın değişmiyor!..
Selin diye yazmış adını, gerçek adını saklamamı isteyerek. Ablasının adını hiç yazmamış.. "Bu satırları geçen gece masaya yaslanıp uyuya kalmış ablamın önünde buldum. Yazarken uyumuş olmalı" diyor.. "Hemen size göndermek istedim." Bir de notu var, Selin'in.. "Gençliğin geçişini en acı yaşayanlar, en güzel kadınlardır!." Öyledir ya Selin.. Öyledir ya..Üniversite yıllarımda en güzel kızlar arkadaşlarımdı.. İyi bilirim geçen güzelliğin acısını.. İşte, imzasız, başlıksız dizeler.. Belki yazan sizsinizdir, ya da sizin yerinize birisi.. Onun için başlığı da siz koyun tepesine.. Ya da bırakın isimsiz, başlıksız kalsın..
*** ıslık çalınsın isterim arkamdan yine. içler çekilsin. başlar dönsün geçerken bir yerden, karşıma geçip otursunlar tam karşıma denk getirip çeksinler sandalyelerini kıyı kahvelerinde. beni gören yerlerkapılsın eskisi gibi hatta. gözlerime bakamasınlar doğrudan yani. kızarsınlar konuşurken gene. saçmalasınlar. güldürmek istesinler beni aptal şakalar yapıp puan toplamaya çalışsınlar çocuklaşsınlar beni dinlerken dikkatimi çekebilmek için birbirlerini yesinler. bir gülümsemem onların içini hoplatsın hele dokunursam... deli olsunlar benimle yatsınlar en mahrem gecelerinde. koyunlarına alsınlar gözlerini kapatınca. fantezileri olayım. ya da düşleri. ikisi de en iyisi.. nasıl da böyle oldu değişti her şey. ya da ben bitişimi fark ettim demin. en güzel halimle bakıyordum size orada öylece "siz" siniz sanmıştım gene. sevinçle. yok değildiniz. salındım dolandım bakındım baktım, geçtim, gözlerinizi aradım. hiçbiriniz görmediniz. ne zaman böyle görünmez oldum ben? asansörde düğmeye basmak bahanesiyleyanıma sokulanlar otobüslerde arkamda yer kapanlar mektup sokanlar defterlerimin arasına çiçek bırakanlar kapımın eşiğine okul kapısında kavga edenler bir sesimi duymak için onlarca kez telefon edenler.. nereye gittiniz? sizden kaçmakla geçmişti hayatım beni hep rahatsız etti aşırı ilginiz. peki şimdi ben çaresizce bu kadar özlerken sizi siz nerelerdesiniz? göz göze gelmemek için kaçardım hepinizden yapışırdı gözleriniz bırakmazdı beni şimdi öylece bakıyorum neden bu ilgisizliğiniz? ne zaman böyle görünmez oldum ben? ya da siz nerelerdesiniz?
*** Belli ki, bu dizeleri yazan Pierre de Ronsard'ın (1524- 1585) Sone'sini okumamış.. Orhan Veli Kanık ne güzel çevirmişti oysa türkçeye.. Ronsard 1500'lerde yazmış.. Şimdi iki binler.. Yarım bin yıl geçmiş aradan, ama kadınlar değişmiyor.. İşte ortada.. Onlar Ronsard'ı dinlemiyorlar.. Kendilerini önceden uyaranlara aldırmıyorlar.. İş işten geçtikten sonra yazdıkları, son pişmanlık.. O da işe yaramıyor.. Neyse.. Bana düşen Sone'yi bir kez daha köşeme almak.. Bakarsınız okuyan, anlayan, dinleyen çıkar!.. Bir çiçek demeti gönderiyorum size; Kendi elimle kopardım bu çiçekleri; Yarına kadar hepsi döküleceklerdi Biri çıkıp akşamdan onları dermese. Size güzel bir ders olmalı bu hadise; İstediğiniz kadar güzel olun şimdi, Kaybedeceksiniz elbet bu güzelliği, Bu çiçekler gibi solacaksınız siz de. Zaman geçiyor, sultanım, geçiyor zaman. Zaman değil geçen, en güzel çağı ömrün; O büyük dalga bizi de alacak bir gün. Göçüp gittiğimiz gün biz de bu dünyadan Unutulur sevdiğimiz, sevildiğimiz, Sevmeye bakın, geçmeden güzelliğiniz.
*** Sevmeye bakın dostlarım.. Sevmeye bakın gençler.. Vakit geçmeden, "Dönülmez akşamın ufkuna gelmeden, vakit çok geç olmadan" sevmeye bakın.. Hadi ne duruyorsunuz.. Hemen şimdi.. Atın gazeteyi elinizden koşun.. Bırakın nazı niyazı.. Bırakın çekingenliği, korkuyu.. Koşun.. Yakalayın sevgiyi.. Sımsıkı tutun.. Bırakmayın.. Haykırın.. "Seni seviyorum.. Seni seviyorum.. Seni seviyorum!.."
|