NATO, uygun adım Irak...
Geçen hafta sonu Brüksel'deki AB zirvesinden dönüşte uçaktaki sohbetimizde, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e, NATO'nun Irak'ta rol üstlenip üstlenmeyeceği sorusunu yönelttiğimizde, "şu aşamada" olası görmediğini söylemişti. Irak'ta her geçen gün biraz daha kötüye giden Irak'taki durumun istikrara kavuşturulması için nasıl bir formül bulunacağı sorumuza da özetle şu yanıtı vermişti: "Belki bazı Müslüman ülkelerin katılımıyla bir uluslararası güç oluşturulabilir..." Gül, bunun ötesinden bir görüş belirtmek istememişti. Bunun nedeni, Gelişmiş 8 ülkenin (G-8) ABD'nin Georgia Eyaleti'nde See Island'da 9 Haziran'daki toplantısında, Fransa, Almanya'nın NATO'nun Irak'ta görev almasına karşı çıkmasıydı. Her ne kadar Belçika'yı uyguladığı baskı sonucu orta yola getirmiş olsa da ABD'nin, Fransa ve Almanya'ya presi bir sonuç getirmemişti. Sonuçta orta yol dün İrlanda'da yapılan ABD-AB zirvesinde bulundu. Irak Başbakanı İyad Allavi'nin istemi doğrultusunda, Irak güvenlik güçlerinin eğitimine destek ve askeri malzeme verilmesi konusunda anlaşmaya varıldı. Bir süredir NATO içinde de tartışılan bu konudaki karar, İrlanda'da varılan anlaşma çerçevesinde yarın İstanbul zirvesinde sonuca ulaşacak. Daha önce Irak'a güç göndermeye soğuk bakan NATO, bu kararıyla şeklen asker göndermenin ilk adımını atmış olacak. Bir zamanlar Balkanlar'da ardından Afganistan'da yaşanan gelişme Irak'ta da tekrar edecek.
NATO hazırlığı Nitekim, Irak'a güç göndermesi bu aşamada olası gözükmese de NATO Genel Sekreteri Jaap De Hoop Scheffer'ın kısa bir süre önce yaptığı açıklama gelecekte bunun gerçekleşeceğini de ortaya koyuyor. Jaap De Hoop Scheffer, İstanbul Zirvesi ile ilgili değerlendirmede bulunurken, Irak konusunun da ele alınacağını söylemişti. Hollandalı NATO Genel Sekreteri, 30 Haziran'da Bağdat'ta yönetimin yeni hükümete devredileceğini belirterek, "Bu hükümetten çağrı gelmesi halinde kapıların kapalı tutulamayacağını" açıklamıştı. Hatta, BM Güvenlik Konseyi'nin Irak ile ilgili kararında "bölgesel kurumlara" atıf yaptığını anımsatmış, NATO'nun da bunlardan biri olduğuna dikkat çekmişti. Jaap De Hoop Scheffer, bu nedenle NATO'nun gelecek olası bir talebe kayıtsız kalamayacağını, bunun "dürüstlük olmayacağını" da kayda geçirmişti. NATO Zirvesi çerçevesinde dün İstanbul'da düzenlenen "Yeni Bir Dönüm Noktasında NATO" konferansındaki konuşmalara bakıldığında, beklentinin Genel Sekreterin konuşması doğrultusunda olacağı da görülüyor. ABD, geçmişte de olduğu gibi bu konuda da dediğini yaptıran, direnci kırabilen tavrını bir kez daha göstermiş olacak. Gül'ün de söylediği, Genel Sekreter'in de vurguladığı gibi, NATO'nun rol üstlendiği Irak'taki çok uluslu güce, Afganistan, Bosna Hersek'te olduğu gibi üye olmayan ülkelerin de katılımı söz konusu olacak. NATO üyesi olmayan bazı Müslüman ülkelerin de bu güce katılımı sağlanacak.
Kasım beklentisi NATO'nun Irak'ta görev üstlenmesinin zamanlamasına gelince; Bununla ilgili iki görüş ön plana çıkıyor. Birincisi, Kısım ayında ABD Başkanlık seçimlerinin beklenmesi ve ortaya çıkacak yönetime göre hareket edilmesi... Fransa ve Almanya'nın işi ağırlaştıran tavrının gerisinde, başta Irak olmak üzere birçok konuda ters düştükleri Başkan Bush'a destek olabilecek bir hareketin içinde olmama kararlılığının yattığı vurgulanıyor. Bir diğer beklenti ise 30 Haziran'da görev alacak olan Irak hükümetinin yıl sonuna kadar ülkede seçilmiş hükümeti göreve getirmesi. Böylece, ABD'nin dizayn ettiği bir hükümet yerine, Irak halkı tarafından doğrudan seçilmiş hükümetin çağrısı ile NATO'nun harekete geçmesinin daha yararlı olacağı vurgulanıyor. Her ne olursa olsun, gelecek yıldan itibaren, ister güvenlik güçlerine eğitim ve malzeme desteği denilsin, istenirse de barış gücü; NATO'nun Irak'a girmesi kaçınılmaz olacak. NATO'nun Bosna Hersek ve Afganistan'daki operasyonlarında başarı ile görev almış Türkiye'nin bu gücün içinde bulunmaktan kaçınması bu kez zor olacak.
|