Eğleneceksin mecbursun!
Sabah şöyle seslerle uyandım önce: "Haydi hep birlikte, eğleniyoruz, herkes ayağa, zıplıyoruuuuz"! Rüyamın içinde insanlar, bir film veya dizi çekimi sırasında bir şeyin üzerinden atlıyorlar. Aslında olan şuymuş: Bulunduğumuz tatil köyünde gündüz animasyonu gerçekleşiyor! Tatil köyü sakinleri, havuzda, sakinliği bir yana bırakıp, hayvan figürlerini taklit eden hareketler yapıyorlar. Kâh köpek yürüyüşü, kâh kafalar kuş kafası gibi öne arkaya uzatılıyor. Parayı verip gelmiş olanlar havuzun içindekiler olsa da, tüm karizma animatörde. Elinde mikrofon emirler yağdırıyor. Şemsiyenin altında, esprili ve otoriter bir patron gibi: "Şimdi köpek oluyoruz, haydi, zıpla, zıpla, bir sağa, bir sola!" Yapamayanlar teşhir ediliyor, yapmayanlar oyunbozanlıklarından dolayı azar işitiyorlar. Tabii, zayıflamak ve form tutmak amacıyla suyun içinde hayvan taklidi yapan tatil köyü sakinlerinin aklına: "Acaba bu kepazeliğe katılmasam da, onun yerine akşamüstü bir tantuni az yesem" gibi fikirler hiç mi gelmiyor, onu bilemem. Bu "animasyon olayı"nı hayatımıza kör olası Fransızlar sokmuştur. Club Med'in tatil köylerindeki animasyon bütün dünyada çok tutulunca, bütün tesisler birer ikişer "eğlence kompleksi" olmaya başladı. Türkiye'dekiler de buna katılınca, deniz kenarında sessiz bir istirahat, havuz kenarı öğle uykusu, tarihe karıştı. Artık megafon, bir tatil köyünde, açık büfeyle birlikte olmazsa olmazlar listesinde... Tabii Club Med'de son derece iyi yetişmiş profesyonel animatörler, ki oyunculuk, spor vs eğitimi almışlardır, müşteriyle birebir ilgilenir ve onun zevkine göre iyi vakit geçirmesini isterler. Yani benim gibi yabani, havuz kenarında kitap okuyan, "Su jimnastiğimiz başlıyooor, haydi geliiiin" diye yanına yaklaşan animatörlere, manasız bir yüz ve soğuk bir sesle "Kitap okuyorum!" diyen müşterileri, Club Med'in animatörleri bizimkiler gibi "Hadi ya, lütfen ya" şeklinde bunaltmazlar. "Arzu ederseniz klasik müzik çalan, çocukların girmesi yasak bir havuzumuz da var" şeklinde yaklaşıp, minnettarlık kazanırlar. Bizim animatörlerin bir kısmı çok profesyonel, çok tatlı, çok gayretli. Diğerleri ise, birer film karakteri! Animasyonu, beğendikleri turist kızların yanına gidip kollarından çeke çeke havuza atma, onlarla birlikte dans etme zanneden arkadaşlar! Benim idealimdeki Türk animasyonu şudur: Madem misafir Türkler'den oluşuyor, o zaman bir Fransız'ın anlayışına göre hareket edemezsin. Türk animatörün, haddinden fazla hoşgeldin beş gittin yapması, misafirin çocuğuna iltifat etmesi, "Ayol tatlı almamışsınız, Allah'ınızı seviyorsanız şöbiyetten yiyin, hatırım için" gibilerinden ikram ısrarları yapması gerekmez mi? Sonra erkek müşterileri toplayıp birlikte maç seyretme organizasyonu, her türlü "müzikallerden bir demet" şovundan daha memnuniyet verici olacaktır Türk misafir için! Sohbeti tatlı, sesi güzel arkadaşlardan da akşamları her rakı sofrasına birar tane dağıtırsak.... Milli animasyon budur! O zaman ne su jimnastiği kardeşim?
|