kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Yuksel Aytug @ SABAH
 
Mucizelere ne kadar da açız
Tokat cinliği Tokat cinliği
Sağa bakar, solu görür!
GAF oloji
Alt Yazı

Mucizelere ne kadar da açız

"Sırlar Dünyası", "Kalp Gözü" ve "Gizli Dünyalar" büyük ilgi görüyor. Nedeni ise çok açık...t

GİZEMLİ programların büyük bir patlama yaşayacağını bu sütunlarda pek çok kez yazmıştım. Nitekim öyle de oldu. Bu bir kehanet değil, televizyonu bir "sosyoloji laboratuvarı" gibi görmenin getirdiği öngörüydü. Samanyolu TV'deki "Sırlar Dünyası", Kanal 7'deki "Kalp Gözü" ve Show TV'de yayınlanan "Gizli Dünyalar" hep aynı konuyu işliyor, şehir efsanelerini... Canlandırılan öyküler genellikle iyiliğin, doğruluğun erdemini ortaya koyuyor. Yani bugünlerde Diojen gibi elimizde kandille aradığımız yüce erdemlerin... Ekranda sonu iyiye ve doğruya varan bu inanılmaz öyküleri görünce mutlu oluyoruz, inancımız pekişiyor. Çünkü elimizden kayıp giden pek çok değer, "canlandırmalarla" dahi olsa, bu programlar sayesinde yeniden ete kemiğe bürünüyor. "Evet" diyoruz çoğu kez, "insanlık ölmemiş yahu..." Peki ya kendimizi "insanlığın ölmediğine" inandırmak için ille de televizyon seyretmemiz mi gerekiyor? Karşı masada tek başına yemek yiyen üzgün bir adamın "hatırını sorarak" kendi efsanemizi yaratamaz mıyız mesela? Yazar Bülent Şenver öyle yapmış. Konuşma yapmak için gittiği bir bayi toplantısında karşı masada tek başına, kederle yemeğini yiyen adama hatır sormuş ve öyküsünü öğrenmiş. Özetleyeyim: Halil Doğan, Adapazarı'nda sigorta acenteliği yapıyormuş. 16 Ağustos 1999 günü hatırlı, zengin müşterilerinden Ahmet Bey gelip, işlerinin bozulduğunu, annesini hastaneden çıkartmak için acil paraya ihtiyacı olduğunu, bu nedenle küçük bir para karşılığında Cebeci'deki yazlığını kendisine satmak istediğini söylemiş. Acente sahibi Doğan, maddi durumu yazlık almaya elvermediği halde "sırf iyilik olsun" diye teklifi kabul etmiş. O gece Ahmet Bey annesini hastaneden çıkartmak için İstanbul'a, bizim acente sahibi de tapu işlemleri için ailesiyle birlikte Cebeci'ye gitmiş. Sonuç malum... 17 Ağustos depreminde hem Ahmet Bey'in, hem de Halil Doğan'ın Adapazarı'ndaki evleri yerle bir olmuş. Ama her ikisi de aileleriyle birlikte şehir dışında oldukları için kurtulmuşlar. Şimdi gelin de "iyiliğin gücü"nü inkar edin... Şehirler efsane dolu... Gelin bu efsanelerin izleyicisi değil, aktörü olmaya gayret edelim...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Maç yayını ihalesini almak yetmez   / 25-06-2004
 Maç yayını ihalesini almak!   / 25-06-2004
 Aile dizisi nasıl Dallas oldu?   / 24-06-2004
 Aile dizisi nasıl Dallas oldu?.   / 24-06-2004
 Şaka maka ama nereye kadar?   / 23-06-2004
 Dünyayı küçülten büyük adam   / 22-06-2004
 Dünyaya açılan pencerem...   / 22-06-2004
 Yüzdük ve kuyruğuna geldik...   / 21-06-2004
 Her babanın eli öpülür mü?   / 20-06-2004
 Mucizelere ne kadar da açız   / 19-06-2004
YÜKSEL AYTUĞ
Sevilen diziler, Sınav'dan geçiyor
Önümüzdeki sezon...
ATİLLA DORSAY
Çağdaşlar CNBC-e 20.00
Resmin başkentinde(The...
Mahcup bir ilişki
Mahcup bir ilişki
Eskiden rock ve caz dinleyen, aynı zamanda Orhan Gencebay'ın...
Dikkat! Moda bulaşıcıymış!
Dikkat! Moda bulaşıcıymış!
Yönetmen, sunucu ve yapımcı Nur Onur, 'Moda Bulaşıcıdır!' adlı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.